Gönüllülük
üzerine aslında uzunca bir süredir yazmak istiyordum. Bugün, biri telefon ile aranma,
bir diğeri de yazılı olmak üzere Kızılay’dan gelen iki mesaj sonrası, bu akşam yazmayı
istediğim konuyu şimdilik bir kenara bırakıp “Gönüllülük” üzerine yazmaya karar
verdim.
Mesajlardan
ilki, Türk Kızılayı’nın kan bağışı merkezi fark etmeksizin, düzenli bağışçılara
uyguladığı madalya/ödül sistemi ile ilgiliydi. Telefonun karşı tarafındaki
Kızılay yetkilisi, Bronz Madalyayı hak ettiğimi söylüyordu.
Yazılı
Kızılay mesajı da, son bağışımın üzerinden 3 ay geçtiğini hatırlatıyor ve beni
bağış yapmaya davet ediyordu. Kısmet olursa yarın bu çağrıya cevap verip 14. Bağışımı
yapmak üzere Kızılay Kan Merkezine gideceğim.
Tekrar
gönüllülük meselesine dönecek olursak. Aslında kendimi bildim bileli
gönüllüyüm. Ama özellikle son dört senedir daha bir gönüllü olduğumu
düşünüyorum. Çünkü benim gibi pek çok gönüllü arkadaşım ile birlikte,
birbirinden değerli, her biri toplum yararına projeler üreten sivil toplum
kuruluşları için gönüllülük faaliyetlerinde bulunuyoruz. Bunu da sanırım artık
pek çoğunuzun da bildiği ve takip ettiği üzere Adım Adım gönüllüleri ile
birlikte koşarak yapıyoruz.
Bazılarınızın
“Koşarak, gönüllülük mü olur?” dediğinizi duyar gibiyim. Bal gibi de olur.
Yazımın ilerleyen bölümlerinde koşarak nasıl gönüllü olduğumuzu da anlatacağım.
Ama şimdilik sadece şu kadarını yazayım;
“Koşarak yardım edebileceğim bu kadar fazla insan varken, neden sadece
kendim için koşayım ki !”
Peki, nedir bu gönüllülük meselesi?
Gönüllülük, tamamen özgür iradeniz ile toplumun genelinin iyiliği için
yapılan ve karşılığında hiçbir maddi menfaatin asıl harekete geçirici faktör
olmadığı her türlü faaliyettir. Biraz daha açmak gerekirse, gönüllülük dünyayı
herkes için daha yaşanabilir bir hale getirmenin en kolay yoludur. Gönüllü olarak,
imkânlarınız dâhilin de toplum yararına bir projeye maddi kaynak aktararak yani
bağış yaparak katkı sağlayabileceğiniz gibi bunun yanında, fiziki güç, zaman,
bilgi, yetenek gibi özelliklerinizden birini ya da bir kaçını toplum yararına sevk
edebilirsiniz.
Yukarı da kendimi bildim bileli gönüllü olduğumu yazmıştım. Ailemin
küçük bir çocukken öğrettiği temel derslerden birisi ki, günümüzde çevremizde
gördüğümüz çevre kirliliğine bakarak artık ailelerin çocuklarına bu eğitimi
vermediğini düşünüyorum. “Çevremizi de evimiz gibi temiz tutma, yerlere çöp
atmama.” Eğitimiydi. Sanırım doğaya karşı olan korumacı sevgimin başlangıcı o
yıllara kadar gidiyor. Bu sayede iyi bir çevre gönüllüsü olduğumu düşünüyorum.
Sizlerde çocuklarınıza çok daha geç olmadan bu eğitimi vererek onların da birer
çevre gönüllüsü olarak yetişmelerine katkı sağlarsınız. Atalarımızın da dediği
gibi, “Ağaç yaşken eğilir.”
Sonrasında çevre gönüllüğünün yanına pek çok gönüllülük ekledim. Yeşilay
gönüllüsü oldum. Kan bağışı yaptım. Kızılay gönüllüsü oldum. Eğitim gönüllüsü
oldum. Engelliler için gönüllü oldum. Liste uzayıp gidiyor.
Yaşım ilerledikçe gönüllülüğe bakışım hem değişti hem gelişti. Farklı
gönüllü organizasyonlar içerisin de bulundum. Bu sayede birbirinden değerli
yeni dostum oldu. Pek çok STK için toplum yararına projeler içerisin de yer
aldım.
Nihayet yolum 4 sene önce Adım Adım ile kesişti. Daha önce çalıştığım
kurumda başlangıçta sadece kurumsal, çalışan bağlılığına yönelik kurum içi
motivasyonu arttırma projesi olarak yola çıktığım ve nihayetinde kurduğum
kurumsal takım ile yaptığımız bir spor etkinliği olan İstanbul Maratonu sonrasın
da, bir arkadaşımızdan gelen, “Neden bir amaç için koşmuyoruz?” önerisi ile
yaptığım kısa bir araştırma sonrası, kendilerine yardımsever diyen ve iyilik
peşinde koştuklarını söyleyen ve şu an bir parçaları olmaktan büyük bir
mutluluk duyduğum Adım Adım gönüllüleri ile yolum kesişti.
Artık sadece bireysel olarak gönüllülük faaliyetlerinde bulunmuyordum.
Yukarıda da yazdığım gibi çünkü gönüllülüğe bakışım da değişmeye başlamıştı. “Bir
elin nesi var, iki elin sesi var.” Diyerek önce çalıştığım kurumda farkındalık
sağlamaya çalıştım. Gönüllülüğü anlattım, mesai arkadaşlarımı gönüllülüğe
teşvik ettim. Bu sayede hep birlikte, her birinden müthiş bir keyif aldığım pek
çok harika proje için STK’ lar yararına gönüllülük faaliyetlerinde bulunma
şansım oldu.
Sanırım yazımın seyrine bakarak uzunca bir yazı olacağını düşünüyorum.
Daha gönüllülük üzerine, Adım Adım üzerine pek çok şey yazmak istiyorum.
Üstelik yazımın başında yazdığım gibi daha koşarak nasıl gönüllü olunur ondan
bahsedeceğim.
O zaman bu yazı gönüllüğe giriş olsun. Devamını da yarın akşam yazayım
ve sizler ile paylaşayım. Umarım okumaktan keyif alırsınız. Yarın akşam
görüşmek üzere sevgiyle kalın. Gönüllü kalın…
Hakkı Şenkeser
Yorumlar
Yorum Gönder