Zirveyi mi hedefliyorsun? Benim Dikey Dünyam, bir kişisel
gelişim yazısı sevgili dostlarım.
Beni tanıyanlar ya da daha önce yazmış olduğum yazılarımı okumuş
olanlar. Bu yazının başlığını okuduktan sonra “Benim Dikey Dünyam” derken
dağlardan bahsedeceğimi düşünmüş olabilirler.
Dağlar ya da dağcılığın hayatımda
ki pek çok ilerleme ve hedef için bana ilham kaynağı olduğu doğrudur. Ama bu
yazımın ana konusu, her ne kadar benim için bir rol model olsa da dağlar
olmayacak.
Hayatta hepimizin bir ya da birden fazla maddi, manevi
bir beklenti içerisin de olduğumuz istek ve hedeflerimiz muhakkak vardır. Bu
istekler ya da hedefler, kariyer yapmak, çok para kazanmak, iş kurmak, kişisel
gelişim, üniversite okumak, ev almak, evlenmek, çocuk sahibi olmak, sağlıklı
yaşamak, uzun yaşamak, kötü alışkanlıklardan kurtulmak, bir ya da birden farklı
konuda uzmanlaşmak gibi pek çok hedef olabilir.
Birbirinden farklı beklentiler içeren bu hedeflerin her
ne kadar amaçları farklı olsa da onlara ulaşabilmek için, düşünmeniz ve
üzerinde ısrarla durmanız gereken 4 ortak noktaları var.
İstemek
Çalışmak
Motivasyon
Sabır
Konunun detayına girmeden önce bana hem bu yazı hem de
hayatımda ki ulaşmayı hedeflediğim, hedeflerim için de ilham kaynağı olan
yazımın başlığı ile ilgili birkaç cümle yazmak istiyorum.
Benim Dikey Dünyam, orijinali “my vertical world” olan
Polonyalı efsane Himalaya dağcılarından ve yeryüzünde sayıları 14 tane olan ve
tamamı Asya Kıtasında ve Himalayalar dağ silsilesinde yer alan 8000 metrenin
üzerinde ki dağların tamamına çıkan dağcı Jerzy Kukuczka’nın kitabının ismidir.
(Jerzy Kukuczka, Doğum Tarihi, 24 Mart 1948 Polonya, Ölüm
Tarihi, 24 Ekim 1989 Himalayalar da Lhotse dağı tırmanışı sırasında.)
Peki, Neden Benim Dikey Dünyam?
Öncelikle bana hedefime ulaşmam için devamlı başımı
yukarıda tutmam gerektiğini ama önümde ki engelleri de görebilmek için
tırmanırken önümü de kontrol etmem gerektiğini hatırlattığı için.
Motivasyon kaynağım olduğu ve hedefime ulaşmak için çok
çalışmam gerektiğini bunun yanında sabırlı olmamı da hatırlattığı için.
Gördüğünüz gibi rol modelim olan dağlar ve dağcılık bizi
tekrar hedefe ulaşmak için olmaz ise olmaz olan o 4 kelimeye götürdü.
İstemek
Çalışmak
Motivasyon
Sabır
Hedefin adı hiç önemli değil. İster adı, yüksek bir dağın
zirvesine çıkmak, ister uzunca bir süredir üzerinde çalıştığınız kitabı yazmak,
ister sağlıklı ve uzun yaşayabilmek için kilo vermek isterseniz terfi etmek
olsun hiç fark etmez. Önce istemeniz sonra o hedefe ulaşabilmek için çalışmanız
bu ara da önünüze çıkabilecek tüm olumsuzluklar karşısında motivasyonunuzu
güçlü tutmanız ve sabırlı olmanız gerekir.
Hadi gelin şimdi bu 4 başlık üzerinde biraz daha
konuşalım.
İstemek Nedir?
Çocukluğumuzdan bu yana önce anne ve babamız sonra
öğretmenlerimiz nihayet artık olduk dediğimiz anlarda bile yöneticimizden,
doktorumuzdan, aile büyüklerimizden hatta çevremizde ki pek çok insandan,
hayatımız boyunca bu kelimenin geçtiği pek çok söylem duyarız.
Yeter ki iste. İstemen yeter. İstersen başarırsın.
İstemeyen bebeğe emzik vermezler v.b.
İstek duymak ve arzulamak.
Bir şeyin kendisine verilmesini ya da yapılmasını
söylemek, dilemek.
Ama eğer söz konusu olan bir hedefe ulaşmak ise istemek
kelimesini bu kadar basit bir şekilde tanımlayamaz ve anlatamazsınız. Sonuçta
bir çay bahçesine gittiğinizde garsondan size bir bardak çay getirmesini
söylediğinizde de istersiniz. Ya da ben artık bu şirketin CEO ‘su olmalıyım
dediğinizde de istersiniz. Arada ki fark istemenin şiddeti yani tutkusudur.
Eğer rüyalarınıza girecek kadar istemiyorsanız hedefinize ulaşmak konusunda çok
istekli olmadığınızı rahatlıkla söyleyebilirim. Hedefine ulaşmak isteyen
kişinin uğruna çıkacağı yolun uzunluğunu yine bence ne kadar arzu ile istediği
belirleyecektir.
O zaman ilk önce tutku ile isteyeceğiz.
Peki, sadece istemek yeter mi?
Eğer yukarıda verdiğimiz örnekte ki gibi isteme eylemi
basit bir karşılık gerektiriyorsa yani bir bardak çay istiyorsanız yeter. Ama
bir şirketin CEO ‘su olmayı hedefliyorsanız, akademik kariyer yapacak ve
profesör olacaksanız, kitap yazacaksanız, çok kilo verecekseniz ya da dünyanın
en yüksek dağı olan Everest’in 8848 metre yüksekliğinde ki zirvesine
çıkacaksanız kesinlikle yetmez. İstediğiniz kadar isteyin, hayal edin,
rüyalarınızda görün ama ikinci adıma yani çalışmak faslına geçmediğiniz sürece o
hedef sadece hayallerden ibaret kalacaktır.
Çalışmak Nedir?
Yine isterseniz ilk önce Türk Dil Kurumundan çalışmak
kelimesinin karşılığını öğrenelim.
Bir şeyi oluşturmak veya ortaya çıkarmak için emek
harcamak.
Herhangi bir iş üzerinde olmak.
Bir şeyi yapmak için gereken çarelere
başvurmak, o şeyi gerçekleştirmek için kendini zorlamak, çaba harcamak.
Sanırım amacımız bir hedefe ulaşmak
söz konusu olduğunda en doğru karşılık üçüncü tanım olsa gerek değil mi? Bir
şeyi yapmak için gereken çarelere başvurmak, o şeyi gerçekleştirmek için
kendini zorlamak, çaba harcamak.
Ama kesinlikle çok çalışmak değil.
Etkili yani akıllı çalışmak. Uzun saatler, günler, aylar hatta yıllar boyunca
çalışıp yorgun düştüğünüzü üstelik bu yorucu ve uzun çalışma hayatınız boyunca
hedefinize de ulaşamadığınızı bir düşünsenize!
Peki, nasıl etkili çalışacağız?
Tabiî ki öncelikle iyi bir planlama
yapmalısınız. Kolay anlaşılabilmesi için basit bir örnek vereyim.
Diyelim ki yemek yapacaksınız. Hatta
ilk defa yapacağınız, tarifini bir kitapta okuduğunuz bir yemeği pişirmeyi ve
akşam misafirlerinize ikram etmeyi hedefliyorsunuz. İlk önce ne yapardınız?
Listenizi gözden geçirir, elinizde ki
malzemeleri kontrol ederdiniz. Eksik malzemeler için alışverişe çıkar
eksikliklerinizi giderirdiniz. Tarifi dikkatlice uygular uygun ölçü ve pişirme
süresinde yemeğinizi hazır ederdiniz değil mi?
İşte hedefinize ulaşmak için de
öncelikle iyi bir planlama yapmalısınız. Neye ihtiyacım var? Hangi
yetkinliklerim yeterli? Ya da hangi yetkinliklerimi daha çok geliştirmeliyim? Sorularını
kendinize sormalı ve tüm aşamaları gözden geçirip düzenli notlar almalı
gerektiğinde planı durumunuza göre gözden geçirmeli hatta revize etmelisiniz.
Gereksiz ayrıntılarla
uğraşmayın, önceliklerinizi belirleyin. Yaptığınız sıralamayı takip edin.
Düzenli olun ve sık sık not alın. Böylece durup nerede olduğunuzu görmeniz
gerektiğinde hatta geriye dönüp tekrar üzerinden geçmek istediğinizde düzenli
tutuğunuz notlar size yol gösterecektir.
Bugünün işini yarına bırakmayın ve kesinlikle zaman
yönetimini öğrenin. Biliyorsanız uygulayın.
Peki, arzulu bir şekilde istedik. Hatta çalışmaya da
başladık. Üstelik planlı ve disiplinli bir şekilde de ilerliyoruz. Ama bir
yandan da yolumuzun çok uzun ve çetin olduğunu da biliyoruz. Peki, bu uzun
süreç boyunca çalışma arzumuzun hep aynı seviye de kalabilmesi sizce mümkün mü?
Tabiî ki çok mümkün değil. Çünkü bizler birer makine ya
da robot değiliz. İnsanız ve bizleri olumlu ya da olumsuz etkileyebilecek pek
çok duyguya sahibiz. Ve hedefimize yürürken bu uzun ve çetin süreçte, duygusal
anlamda pek çok iniş ve çıkışlar yaşamamız da fazlasıyla insancıl davranışlar.
İşte tam da burada ihtiyacımız olduğu anda üçüncü bir
kelime devreye giriyor. Motivasyon.
Peki, Motivasyon Nedir?
Öncelikle motivasyon Türkçe bir kelime değil. Türk Dil
Kurumunun sözlüğünde Motivasyon kelimesinin karşılığı isteklendirme ve
güdülenme olarak geçiyor. Latince, “movere” harekete geçmek
sözcüğünden ortaya çıkmış bir kelimedir. Bir işi yapmak için içimizde
duyduğumuz güçlü bir istek, arzu olarak da tanımlanabilir. En basit
tabiriyle, bir şeyleri yapabilme arzusu, sizi harekete geçiren şeydir.
Motivasyon, moral, motivasyon şeklinde sık birlikte kullanıldıklarından olsa gerek moral ile de karıştırılmaktadır.
Motivasyon, moral, motivasyon şeklinde sık birlikte kullanıldıklarından olsa gerek moral ile de karıştırılmaktadır.
Aslında birbirlerinden farklı kelimelerdir. Motivasyon
bizi harekete geçiren güç iken moral daha çok o an ki ruhsal durumumuz ile
ilgilidir. Ama her ne kadar kelime anlamları farklı da olsa kesinlikle
birbirlerini tamamlayan iki kelimedir ve birbirlerine kesinlikle ihtiyaçları
vardır. Biri olmadan bir diğerinin varlığı eksik ise hedefinize ulaşabilmeniz
çok mümkün olmayacaktır.
Motivasyonun tanımını kısaca yaptık. Peki, neden biz
insanlar motivasyona ihtiyaç duyarız?
Tabii ki ihtiyaçlarımız için. Biz insanlar daima
hayatımızın her döneminde, çocukluktan yaşlılık dönemi de dâhil olmak üzere
motivasyona ihtiyaç duyarız. Bunun en temel sebebi de ihtiyaçlarımızdır.
Yazımızın başında da yazdığımız gibi her birimizin hayattan farklı beklenti ve
istekleri yani ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçların her biri de hedefleri ortaya
çıkarır. Zaten bu istek, ihtiyaç ve hedefler olmasaydı yaşamanın da bir amacı
olmazdı.
Motivasyon daha doğduğumuzda ailemizde başlar, okul
hayatımızda ve iş hayatımız boyunca ölünceye kadar devam eder. Topluma mal
olmuş bir kavram olan motivasyon doğru kullanıldığın da tüm insanlığın
faydasına olacaktır. Motivasyonun eksikliği kadar fazlalığı da bazı sıkıntılara
yol açabilmektedir. Aşırı hırs, kavga, stres, çekişmeler olası yan etkileridir.
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi hepimiz hayatımızın her
dönemin de fazlasıyla motivasyona ihtiyaç duyuyoruz. Özellikle de hedefimize
yürürken. Kimimiz oluyor kimimiz olamıyoruz. Ama bir şekilde birileri
tarafından motive edilme ihtiyacını hep duyuyoruz.
Ve işte geldik hedefe doğru olan uzun ve çetin
yürüyüşümüzde ki son belki de en önemli kelimeye. Sabır…
Sabır Nedir?
Türk Dil Kurumunun sözlüğünde sabır şöyle tanımlanıyor.
Acı, yoksulluk, haksızlık v.b üzücü durumlar karşısında ses çıkarmadan onların
geçmesini bekleme erdemi, dayanç.
Başarılı
insanların hayatlarına baktığınızda en önemli özelliklerinin sabırlı olmaları
olduğunu görür ya da okursunuz. Sabır, koşulların zorlaştığı zamanlarda özgüven
ve cesareti kaybetmeme duygusudur. Peki Sabırlı olmak nasıl öğrenilir mi?
Bence kesinlikle öğrenilebilir. Yeter ki isteyin. Sabırlı olmayı
öğrenmek de aynen sabırlı olmak kadar zor olacaktır. Ama gerçekten de büyük
işler başarmak ve hedefimize ulaşmak istiyorsak sabırlı olmaktan başka çaremiz
olmadığını da yaşayarak ve tecrübe ederek öğreneceğiz. Çünkü sabır, ani ve düşüncesizlikle atılmış
adımların önüne geçer ve seçenekleri sakince değerlendirebilmek için bize
zaman sağlar. Planlarımızı verimli bir şekilde uygulayabilmemize olanak verir.
Burada sabır ve sabırlı olmayı öğrenmek üzerine sayfalar dolusu yazı
yazılabilir ama konuyu çok fazla uzatmadan, “Nasıl daha sabırlı olacağım?”
diyenler için sadece küçük bir ipucu vermek isterim. Kendinize inanın ve
güvenin.
Eğer başarıya ulaşacağınıza inanıyor ve kendinize güveniyorsanız zaten
sabredersiniz…
Müsaadenizle kısa ama çok sevdiğim yine dağlardan alıntı bir cümleyle
yazımı bitireyim.
“Önemli işler yapmak istiyorsanız dağları sırtınızda
taşımaya hazır olmalısınız.”
Bir sonra ki yazım da görüşmek üzere hoşça kalın.
Hakkı Şenkeser.
Yorumlar
Yorum Gönder