İçinde bulunduğumuz hafta, 10-16 Mayıs tarihleri
arasında tüm dünya ve Türkiye’de Engelliler Haftası olarak
değerlendirilmektedir. Geçen sene Uludağ'da, Bursa Büyükşehir Belediyesinin
katkıları ve Nokta Dağcılık Kulübünün öncülüğünde Türkiye Sakatlar Derneğinden
engelli çocukların ve ailelerinin katılımları ile Uludağ Çobankaya ve Bakacak
Tepe doğa yürüyüşü etkinliğine katılmıştık.
Dün, 11.05.2017 Perşembe günü yine, Bursa Büyükşehir Belediyesinin katkıları ve Nokta Dağcılık Kulübü öncülüğünde, Bursa Down Kardeşliği derneğinden, down sendromlu çocuklarımız ve ailelerinin katılımları ile “ +1 Doğal Yaşam Projesi “ adı altında Keles Gököz Natürel Park da düzenlenen ve amacı, down sendromlu çocuklarımıza doğayı sevdirmek olan bir etkinliğe katıldık.
Etkinlik öncesinde, Salı günü down sendromlu çocuklara ve
ailelerine refakat edecek arkadaşlar ile Ördekli Kültür Merkezinde bir araya
gelerek “ Down sendromlu çocuklar ile nasıl daha sağlıklı bir iletişim kurabiliriz?
“ Konulu bir seminere katılmış ve eğitmen Selma Akdiş Hanımdan konu ile ilgili
bir eğitim ile Nokta Dağcılık Kulübü Başkanı Hacer Özkalender Hanımdan programa
ait detayları ve görev bölümü ile ilgili bilgileri almıştık.
Etkinlik programı içinde,
çocuklarımıza ve ailelerine refakatin haricinde birde Hacer Hanımın
ricası ile çocuklarımıza bir kamp simülasyonu hazırlama görevini almıştım.
Onlar ile birlikte çadır kuracak ve kamp malzemelerini tanıtacaktım.
Bir gün öncesinde, yanımda götüreceğim sırt çantası, çadır,
mat, uyku tulumu ve diğer kamp malzemelerini hazırlamıştım. Etkinlik sabahı saat
08.30’da Ördekli Kültür Merkezi önünde Nokta Dağcılık Kulübü üyesi arkadaşlar
ve Hacer Hanım ile buluştuk. Geçtiğimiz sene engelli çocuklar ve aileleri ile
yaptığımız etkinliğe de katılan dağcı arkadaşlarımız Fatma ve Ümit’i de orada
görmek güzeldi. Çünkü onlarda özel çocuklar ile iletişim konusunda, bir önceki
sene yaptığımız yürüyüş den dolayı tecrübeliydiler.
Etkinliğe katılacak çocuklarımız ve ailelerinin gelmesi
bizlerin de etkinlik süresince üzerimizde taşıyacağımız Türk bayrağı ve kulüp
logolu t-shirtlerimizi giymemiz sonrasında saat 09.30 gibi Keles’e doğru B.B.Belediyesinin
bizlere tahsis ettiği otobüs ile yola çıktık.
Bir gün öncesi yağan şiddetli yağmur sebebi ile etkinlik günü
hava ile ilgili endişelerim olsa da. Daha sabahın ilk saatleri ile kendisini
gösteren güneş, adeta bizleri çok güzel bir havanın beklediğinin habercisiydi.
Güneşin de etkisi ile kendisini iyice hissettiren güzel hava
ile birlikte, geçtiğimiz seneki yürüyüş den tanıdığımız, aradan geçen 1 sene
ile birlikte biraz daha büyümüş olan down sendromlu Melih, Furkan ve Selman’ı
da katılımcı çocuklarımızın içerisinde görmek hepimizi oldukça sevindirmişti.
Yolculuk sırasında belediyenin ikramı kumanyaları çocuklarımıza ve ailelerimize
dağıttık. Arkasından yine Büyükşehir Belediyemizin çocuklarımız için gönderdiği
yeşil beyaz renkli formaları Mustafa Dinç hocamız çocuklara dağıttı. Çocuklar
formalara o kadar çok k sevinmişlerdi ki hiç biri etkinlik sonuna kadar
formaları üzerlerinden çıkarmadılar.
Yaklaşık 1 saatlik yolculuk sonrasında Keles Gököz köyüne
ulaştık. Köy içerisindeki, gideceğimiz tesisi işaret eden Gököz Natürel Park
tabelası 1’ km. yolumuz kaldığını gösteriyordu. Tesis, Gököz göleti kenarında
çevresinde kurulmuş. Kapalı yeme, içme ve konaklama alanlarının bulunduğu
tesisinin, içerisinde ve çevresinde farklı aktivitelere katılabileceğiniz büyük
de bir bahçesi bulunuyor.
Tesis sahibi ve görevli çalışanlarının bizleri sıcak ve
samimi güler yüzleri ile karşılayıp, üst kata, terasa almaları ve sonrasında
ikram ettikleri sıcak çay ve terastan doyumsuz Gököz göleti ve karlı Uludağ
manzarası tüm yol yorgunluğunu bir çırpıda üzerimizden alıverdi.
Çocuklar için yoğun ama bir o kadar da keyifli bir program
bizleri bekliyordu. Çocukların gözlerindeki parıltı aktiviteler için adeta
sabırsızlıkla beklediklerinin bir işaretiydi. Onları daha fazla bekletmek
olmazdı. Topluca aşağıya inerek tesisin hemen karşısında bulunan göl
kenarındaki bölgeye geçtik. Orada onları çok eğlenceli ve bir o kadarda keyifli
doğaya katkı sağlayacakları bir etkinlik bekliyordu. Tüm çocuklar hep birlikte
fidan dikeceklerdi.
Fidanların dikileceği toprak ve fidanlar daha önceden
hazırlanmıştı. Çocuklar, ailelerinin ve bizlerin de yardımları ile fidanlarını
diktiler. Her bir fidanın üzerine kurdeleler ile üzerlerinde fidanı diken
çocuğun ismi yazılı kartlar fidanların üzerine bağlandı. Dikilen her bir fidan
çocuklar ile birlikte büyüyecekti. Kim bilir? Kısmet olurda seneye aynı yere
gelirsek belki de dikilen bu fidanların çocukların boyunca büyüdüklerini
görebilecektik.
Fidan dikim etkinliği sonrasında, tesis çalışanlarından
Yasemin Hanımın rehberliğinde kısa bir doğa yürüyüşü yaptık. Sarıçiçekler ile
bezenmiş, mis gibi toprak kokan bir atmosferde yaptığımız yürüyüş boyunca sık
sık fotoğraf ve çiçek toplama molası vermeyi de ihmal etmedik.
Yaklaşık 1 saatlik keyifli bir doğa yürüyüşü sonrası tesise
tekrar döndüğümüzde, Yasemin Hanım öğle yemeğinin hazırlandığını ve yemek
saatini arka bahçede bekleyebileceğimizi söyledi. Hep birlikte arka bahçeye
geçtik. Keyifli müzik eşliğinde yemek saatini çocuklarımız ile birlikte bol bol
dans ederek ve zıplayarak geçirdik.
Engelli ya da engelsiz asla fark etmiyor. Çocuk her zaman çocuk. Yeter
ki sevginizi ve ilginizi onlardan esirgemeyin. Gerisi zaten geliyor. Nitekim
tüm çocukların yüzlerindeki gülümseme, gözlerindeki parıltı fazlası ile
eğlendiklerinin en büyük işaretiydi.
Tesis içinde, köfte ekmek, ayran, tatlı ve çay dan oluşan
öğlen yemeği sonrasında. Çocuklara işareti verdim. Sırada kampçılık faaliyeti
vardı. Tüm çocuklarımızın yardımı ile çadırımızı bir çırpıda kuruverdik. Çadır
içine doluşan çocukların yüzlerindeki sımsıcak gülüş, kamp malzemelerine olan
meraklı bakışları ve ilgileri ailelerinin çocuklarını fotoğraf makineleri ile
fotoğraflamasıyla devam etti.
“ Haydi, şimdi at binmeye gidiyoruz.” Çağrısı ile tüm çocuklar
çadır başından ayrılarak at binecekleri alana doğru yöneldiler. Bende bu sırada
çadırı ve kamp malzemelerini toparladım.
Tüm çocuklar sıra ile ata bindiler. Birçoğu belki hayatları
boyunca hiç ata binmemişlerdi. Hepsi, yüzlerindeki sabırsızlık ifadesi ile bir
yandan da büyük bir heyecan ile sıranın kendisine gelmesini bekliyordu ve hepsi
çok mutluydu.
Tüm çocukların ata binmesinden sonra onları yine çok
eğlenecekleri bir etkinlik bekliyordu. Canda oyuncak firmasının sponsorluğunda
gelen uçurtmaları hızlıca her bir çocuk için monte ederek ellerine verdik. Her
biri ellerinde uçurtmaları farklı bir yöne koşuyor. Uçurtmalarını
havalandırmaya çalışıyordu. Onlara uçurtmalarını uçurtmalarına yardım eden
aileleri de en az çocukları kadar eğleniyor olmalıydılar ki her biri oldukça neşeli
çocukları ile birlikte koşturuyorlardı.
Serinleyen hava artık dönüş vaktimizin yaklaştığını işaret
ediyordu. Uçurtmaları topladık ve tesise geri döndük. Tesis de ikram edilen
yorgunluk çaylarımızı da içtikten sonra tesis çalışanları ile vedalaşarak bizi
Bursa’ya geri götürecek aracımıza bindik ve yola çıktık. Çocuklar oldukça
yorulmuş olmalıydılar ki araca biner binmez birçoğu uyuyuverdi. Bizlerde
yorulmuştuk fakat onların yüzündeki gülümseme ve mutluluk ifadesi bu yorgunluğa
fazlası ile değerdi.
Toplumumuzda bu hastalığı yeterince tanıyamamaktan,
ailelerinin ve gönüllü Sivil Toplum Kuruluşlarının gayretleri dışında, bu özel
çocukları sadece Engelliler Haftası gibi özel günlerde hatırlıyor olmamız
sebebi ile onların hayatlarından ne kadar da uzaktayız diye düşündüm dönüş
yolculuğu boyunca. Bugün ikinci kez ve iyi ki katılmışım dediğim, bu özel
çocuklar ve aileleri ile geçirdiğim tam gün boyunca down sendromlu çocukları
daha yakından tanıyıp, ailelerinin müthiş özverili bir şekilde çocuklarını
yetiştirmek için gösterdikleri gayreti görüp.
Onlara destek olmak için gönüllü çalışan derneklerin çaba ve
gayretlerini yakından izlediğim için kendimi şanslı hissediyorum. Belki bu
sayede, gördüklerimi aynen bu yazımda da olduğu gibi sizler ile paylaşıp farkındalığı arttırmak konusunda ufak da olsa katkım olacak.
Unutmayın! Günlük yaşantımızda cadde ve sokaklarda çok sayıda
engelli kişi ile karşılaşmamamızın nedeni engelli kişilerin mevcut olmaması
değil, bu kişilerin dış mekân kullanımlarında maalesef bizlerin onlara
yaşattırdığı güçlüklerdir. Engelliler de herkes kadar toplumun yararlandığı tüm
olanaklardan bağımsızca yararlanabilmelidir. Bunun gerçekleşebilmesi için
düzenlemeler yapılırken engelli kişilerin de gereksinimleri muhakkak göz önünde
bulundurulmalıdır. Bu konuda hepimizin yapacağı bir şeyler muhakkak olmalı.
Aynen Nokta Dağcılık Kulübünün yaptığı gibi.
Bu vesile ile başta böylesine anlamlı bir etkinliği artık
geleneksel hale getirerek her sene tekrarlayan Nokta Dağcılık Kulübüne ve
değerli Başkanı Hacer Özkalender Hanıma, Feridun Baykara Beye, etkinliğe her türlü desteği sağlayan ve sponsor olan Büyükşehir Belediyemize ve Başkanı Sayın Recep Altepe’ye, mekânlarını bizlere açan ve yüzlerinden gülümsemeleri hiç eksik olmayan çalışanları ile Gököz Natürel Parkı ve çalışanlarına, Bursa Down Kardeşliği Derneğine, etkinlik boyunca çocuklara ve ailelerine refakat eden ve onlara yardımcı olan dağcı arkadaşlarımız Fatma, Ümit, Ömer ve adlarını burada yazamadığım diğer görevli arkadaşlara. Mustafa Dinç hocamıza teşekkür ederim.
Ama en büyük takdir tabii ki annelerimizin. İlgiye muhtaç
özel çocukları ile yakından ilgilenip, bir bebek gibi onları koruyup
kolladıkları, eğitimlerine verdikleri destek için. Üstelik bunu bizim gibi
sadece Engelliler Gününde sadece bir gün değil. Tüm hayatları boyunca
yaptıkları ve yapacakları için.
Evet, arkadaşlar lütfen onlardan gelen ,“ Tıpkı sizin
gibiyiz! +1 farkla “ mesajına kulaklarımızı kapatmayalım.
Hepinize tüm sevdikleriniz ile birlikte sağlık ve mutluluk
dolu günler diliyorum.
Hakkı Şenkeser.
Yorumlar
Yorum Gönder