Hafta sonu Adım Adım Bursa gönüllüleri
ile birlikte, Uludağ’ın eşsiz güzelliklerinden birisi olan Kürekli Şelalesine, “
DOĞADA AYAK İZİMİZDEN BAŞKA BİR İZ BIRAKMAYACAĞIZ.” Diyerek bir doğa yürüyüşü
yaptık. Yürüyüşümüz boyunca ise etrafımızda gördüğümüz çöplere duyarsız
kalmadık. Önünden geçip gitmedik. Parkurda yaptığımız yürüyüş boyunca,
maalesef doğal yaşama duyarsız ve saygısız insanların bıraktıkları ya da gelişi
güzel attıkları çöpleri topladık ve yanımızda taşıyarak yerleşim merkezindeki
çöp tenekelerine attık.
Bursa şehir merkezine yakınlığı ve
ulaşımın kolay olması, bu doğa harikası şelaleye sadece doğa yürüyüşçülerinin
değil piknikçilerinde ilgi göstermesine sebep oluyor. Maalesef bu ilgi, aynı
zamanda bu muhteşem doğa harikası bölgenin hoyratça kullanılmasına ve doğal
yaşama zarar verilmesine de sebep oluyor.
Yürüyüşe başladığımız Kent Ormanı
girişinden başlayarak, şelaleye kadar orman içerisinde ilerlediğiniz patika
yol, şelale seyir terasları hatta şelalenin döküldüğü ve ufak bir gölet
oluşturduğu kayalık alanda bile insanlar tarafından etrafa gelişigüzel çöpleri,
plastik atıkları ve cam şişeleri görmek üzücüydü.
Yukarıda da yazdığım gibi bölgenin
doğal bir cazibe merkezi olması aynı zaman da insanlar tarafından da hoyratça
kullanılmasına sebep oluyor. Üzücü tarafı ise, insanların hala doğal yaşama
verilen bu zarara kayıtsız kalması. Çöpün, atıkların içerisinde aileleri,
çocukları ile piknik yapmaları.
Kimseye piknik yapmasın demiyoruz! Tabiî
ki şehrin stresinden uzaklaşıp çoluk çocuğuyla, eşi ve dostu, arkadaşları ile keyifli
zaman geçirmek herkesin hakkı. Ama neden bu hakkı sadece kendinde görüyor ve
çöpünü gelişigüzel atıp ya da bırakıp geldiğin yere geri dönüyorsun?
Tüm doğaseverler adına doğal yaşama
zarar verenlere sesleniyorum.
Sen… Neden gelirken yanında
getirdiğini, dönerken yanında götürmüyor ve etrafa saçıyorsun? Doğal yaşama,
gerçek sahipleri olan tüm canlılara zarar verdiğinin farkında değimlisin? Yoksa
bilerek mi yapıyorsun?
Bursa’da yürüyüş yapan çoğu yürüyüş
gurubunu tanıyorum. İçlerinde birbirinden çok sevdiğim ve değer verdiğim dağcı
ve doğa gönüllüsü dostlarım var. Hepsinin benimle aynı duyarlılığa hatta daha
fazlasına da sahip olduğunu biliyorum.
Hepsi, nerede yürüdükleri hiç önemli
değil. Daha yürüyüşlerinin başında birlikte yürüyecekleri gurubu
bilgilendiriyor, önemli hatırlatmalar yapıyor. Doğayı ellerinden geldiğince
korumaya çalışıyorlar.
Daha çok yeni, “5 Haziran Dünya Çevre
Gününde” çevreci gönüllüler ile Büyükşehir Belediyesinin desteği ile bölgeye
gelmiş ve çöp toplama etkinliği yapmıştık. Bu etkinliğimizde neredeyse tepeleme
bir kamyon dolusu çöp toplayıp bölgeyi temizlemiştik. Üzerinden daha henüz 1,5
ay geçmişken bölgenin tekrar aynı hale geldiğini görmek ne kadar da acı!
Lütfen doğaya karşı bu kadar acımasız
olmayalım. İnanın geri dönüşü çok acı oluyor. Daha iki gön önce İstanbul’da
yaşanan dolu felaketini hatırlayın. Doğal afet diyoruz. Su basan evlerimize ve
işyerlerimize, dolu taneleri ile kırılan araçlarımızın camlarına ve zarar gören
kaportalarına ağlıyoruz. Ya bizim çevreye verdiğimiz zarar ne olacak?
Ona kim
ağlayacak? Gerçek sahipleri olan bitki örtüsü ve gerçek ev sahipleri olan tüm
canlılar mı?
Kesilen ağaçlar, yanan ormanlar,
çöplüğe dönen doğal yaşamlar, kirlenen hava ve su kaynakları. Bunların geri
dönüşünün ne olmasını bekliyordunuz?
Son söz. Lütfen sadece çocuklarımıza
örnek olalım. Bencil olmayalım. Gelecek nesilleri de düşünelim. Çünkü bizden
sonra bu dünya da onlar yaşayacaklar. En büyük görevimiz onlara yaşanabilir bir
dünya bırakmak. Unutmayın! Bu dünya atalarımızdan miras olarak bize kalmadı.
Biz onu torunlarımızdan, geleceğimizden ödünç aldık.
Doğal yaşam ve sevgi ile kalın.
Hakkı Şenkeser.
Yorumlar
Yorum Gönder