Bursa Masterler
Atletizm Kulübü tarafından bu yıl 12.si düzenlenen Kazancı Dostluk Koşusuna 02
Temmuz 2017 Pazar günü Adım Adım Bursa Takımı olarak gönüllü arkadaşlarımız ile
birlikte katıldık.
İlk olarak 2015
yılında katıldığım, Bursa’nın Kazancı Köyü ile Kozluören Köyleri arasındaki
inişli ve çıkışlı, asfalt parkurda koşulan 10 K mesafeli koşuya, bu sene daha
önceden kaydımı yaptırmama rağmen yarış sabahına kadar kadar katılsam mı?
Katılmasam mı? Tereddütleri içerisinde hem Adım Adım gönüllüsü
arkadaşlarımızın, “Hadi hep beraber koşalım. Yarış sonrası da birlikte imece
pikniği yapalım.” Söylemleri hem de kadim dostum sevgili Cemali Altın’ın, “Hadi
başkan birlikte koşacağız.” Telkinleri ile Pazar sabahı saat 07.30’da
Cemali’nin aracı ile Kazancı Köyüne doğru yola çıktık.
Kazancı, bilinen
diğer adıyla Şükraniye köyü Bursa’ya 33 kilometre uzaklıkta. Kent Meydanı
önünden Ankara Caddesi takip edilerek Kestel, Çimento Fabrikası önünden
tabelaları takip ederek Uludağ’ın yamaçlarına doğru yaptığımız araç yolculuğu,
karşımızda muhteşem Uludağ’ın Temmuz ayı içerisinde olmamıza rağmen yer yer
erimemiş karlı sırtlarını da seyrederek 550 rakımdaki Kazancı Köyüne saat 08.00’
de vardık.
Kasım 2016’da 42 K
maraton koştuğum İstanbul Maratonundan bu yana geçen 8 aylık süreçte, Adım Adım
Bursa Takımı ile Cumartesi sabahları Botanik Parkta yaptığımız sabah koşularını
saymazsam, doğru dürüst antrenman yapmamıştım. Ayrıca herhangi bir resmi koşuya
katılmadığım gibi birde maraton koştuğum kilomun üzerine 10 kilogram daha
koyarak 100 kilogramlık bir ağırlık ile zaten mevsim normallerinin üzerinde, 40
derece sıcaklık altında Kazancının zorlu parkurunda koşmak beni biraz
endişelendirmişti.
Bir gün öncesinde AA
Bursa Takımı ile yaptığım Botanik Park antrenmanında bir tur yani 2,5 K koşmuş
bir gün sonraki Kazancı koşusunu da düşünerek kendimi çok fazla yormamıştım.
Fakat koşunun START
noktası olan, Kazancı Muhtarın Yeri tesislerinin önüne vardığımızda, koşu için
toplanan kalabalığı görüp. Bir yanda göğüs numaralarını almak için sıraya giren
koşucuları, diğer yanda koşu öncesi son hazırlıklarını tamamlayıp ısınma
turları atan koşucuları gördüğünüzde sizde ister istemez hazırda olmasanız
havaya giriyorsunuz.
Koşunun başlangıç
saati daha önce 09.30 olarak duyurulmuştu. Yaklaşık 1 saatlik bir vaktimiz
vardı. İlk önce bizde sıraya girerek göğüs numaralarımızı ve koşuda giyeceğimiz
organizasyon komitesinin hazırlattığı formalarımızı aldık.
Daha sonra diğer AA
gönüllüsü arkadaşlarımız ile bir araya gelerek topluca resim çektirdik.
Henüz sabahın ilk
saatleri olmasına karşın güneş etkisini arttırmaya başlamıştı. Katılımın yüksek
olması ve göğüs numaralarının dağıtımının uzaması sebebiyle çıkış saati 20 dakika
kadar gecikmişti. Nihayet anonsun duyulması ile birlikte koşucular çıkış
noktasındaki yerlerini aldılar.
Benim kendi saatimle 09.53’te
çıkış alan koşucular. Tüm hızları ile ileri doğru atıldılar. Biz Cemali ile
birlikte grubun en sonunda çıkış yaptık.
Aşağıdaki yükseklik
haritasında da göreceğiniz üzere yaklaşık 550 rakımdan başlayan parkurda 2
kilometre boyunca yaklaşık 100 metre irtifa kaybederek yokuş aşağıya
koşuyorsunuz.
Parkurun ilk kilometrelerinde Cemali ve Adım Adımdan Serdar
ağabey ile birlikte fazlaca hızlanmamaya gayret ederek rampayı hafif tempoda
koşarak indik.
Yolda fotoğraflarımızı çeken koşu camiasının emekçilerinden
sevgili Barış Gider kardeşimize de selamlarımızı ve sevgilerimizi de göndermeyi
ihmal etmeyelim.
Eğimin 450 metreye
düştüğü noktada işaretçilerin yolu göstermesiyle yolun sağ tarafına stabilize
yola dönerek Kozluören Köyüne doğru ilerlemeye başladık. Girişteki ilk su
istasyonundan suyumuzu alarak koşmaya devam ettik.
Başlangıçta düz bir
yolda koştuğunuzu zannediyorsunuz ama uzun yol boyunca tatlı bir eğimde
yaklaşık 50 metre irtifa kazanarak koşmaya devam ettik. Artık sıcaklık iyice
etkisini arttırmaya başlamıştı. Kozluören Köyü uzaktan görülmeye başlamıştı.
Nihayet köye girdiğimizde ben Cemali’ye biraz yürüyeceğimi onun devam
edebileceğini söyledim. Parkurun dönüş noktası olan Camiye kadar 100 metre
kadar yürüyerek su istasyonundan suyumu alıp yavaş yavaş içtim. Cemali bu
sırada koşmaya devam ediyordu. Aramızda yaklaşık 150-200 metrelik bir mesafe
vardı. Onu yakalayabileceğimi düşünerek tekrar koşmaya başladım. En azından
Kozluören Köyü girişindeki anayola kadar koşup finish noktasına kadar olan 2 kilometrelik
100 metre eğim kazanacağım yokuşu ise yürü koş yaparak tamamlayabileceğimi
kafamda hızlıca planladım.
Nitekim rampa başına
geldiğimde kendime “Hakkı tamam.” Dedim. Yolda karşılaştığım İstanbullu
olduğunu öğrendiğim koşucu bir arkadaş ile yokuşu hızlı tempoda yürüyerek
çıktık. Artık finish noktası görünmüştü son bir gayret ile yarışı tamamlamış
Cemali’nin de desteği ve yanımda koşması ile koşuyu tahmin ettiğimden de iyi
bir derecede 1 saat 7 dakikada bitirdim.
Su molası ve AA
gönüllü arkadaşlarımız ile antrenörlerimizden sevgili Mehmet Çatalağaç’ın açma
germe hareketleri ile tekrar gücümüzü çabucak topladık.
Madalyalı fotoğraflar
olmaz ise olmaz.
Fotoğraflarımızı da
çektikten sonra organizasyon komitesinin ikramı olan ve tavuklu pilav, ayran ve
karpuzdan oluşan yemeği yiyerek yemek sonrası, 80 yaşını geçmiş ama hala
yıllara meydan okurcasına koşmaya devam eden Rasim Kavuştu dedemizin birer
hayat dersi niteliğindeki nasihatlerini can kulağı ile dinledik. Buradan Rasim
dedemize nice sağlıklı koşular dileriz.
Madalya ve ödül
töreni sonrası Adım Adım gönüllüsü arkadaşlarımız ile hep birlikte yapmayı
planladığımız imece pikniğine koşu sonrası planlı başka bir işim olması sebebi
ile katılamadım. İnşallah önümüzdeki hafta Karacabey’de koşacağımız Ulubat Gölü
Leylek Koşusu sonrasında tekrarlayacağımız imece pikniğinde bu keyifli anları
tekrarlama şansımız olacak.
Yazımın sonunda hiç
gitmeyenler için Kazancı yani Şükraniye Köyünden kısaca sizlere bahsetmek
istiyorum.
Aslında bir köy havasından
çıkmış. Birbirinden harika ve farklı tasarımları ile 2,3 katlı villalar ile
daha çok lüks bir yerleşim merkezi havasında Kazancı Köyü. Uludağ’ın
eteklerinde, kızılçam ormanları arasında, muhteşem görsel Uludağ manzarası bu
köyü çok değerli yapan doğal etkenler.
Köyün tarihçesine
baktığınızda kuruluşu Osmanlının son zamanlarına dayanıyor. Torak kayıplarının
arttığı bu dönemde elden çıkan Bosna’dan 40 hane kadar Boşnak aile bu köye
yerleştiriliyor. Köye de Bursa yolunun güvenliğini sağlayan Kazancı karakolunun
ismi veriliyor.
Cumhuriyet döneminde
ise köyün ismi Şükraniye olarak değiştirilmiş. Şükraniye
Köyü Koruma ve Güzelleştirme Derneği verilerine göre köyde 100 hane mevcut. Kış
aylarında köyde 30 hane ikamet ediyor. Yazın bu rakam 75’in üzerine
çıkıyor.
Köyde
aileniz ile piknik yapabileceğiniz piknik alanları da mevcut. Bence, hafta sonu
şehrin karmaşasından kaçarak, aileniz ile birlikte keyifli bir hafta sonu
kaçamağı yapacağınız alternatif doğa harikası bu köye muhakkak gitmelisiniz.
Son olarak bu yıl 12.si düzenlenen ve benim 2.kez katıldığım Kazancı Dostluk Koşusu organizasyonu için başta emeği geçen Bekir Mutlu ağabeyimize, Bursa Masterler Atletizm Kulübüne, organizasyonun tüm aşamasında görevli olan arkadaşlarımıza ve tüm katılan koşuculara teşekkür ederim. Önümüzdeki sene düzenlenecek olan koşuda hep birlikte sağlıkla koşmak dileklerimle.
Son olarak bu yıl 12.si düzenlenen ve benim 2.kez katıldığım Kazancı Dostluk Koşusu organizasyonu için başta emeği geçen Bekir Mutlu ağabeyimize, Bursa Masterler Atletizm Kulübüne, organizasyonun tüm aşamasında görevli olan arkadaşlarımıza ve tüm katılan koşuculara teşekkür ederim. Önümüzdeki sene düzenlenecek olan koşuda hep birlikte sağlıkla koşmak dileklerimle.
Bir
sonraki yazımda görüşmek üzere hoşça kalın.
Yorumlar
Yorum Gönder