İlkini doğum günümden bir gün önce, 22 Temmuz Cumartesi
akşamı yazdığım ve Kıtalararası İstanbul Maratonu hazırlıklarımı, “Maratona
Doğru Adım Adım” yazı dizisi altında toplayıp sizler ile paylaşmaya
başladığımdan bu yana geçen 45 günlük sürede kendi adıma hedeflediğim noktada
olmanın sevincini yaşıyorum.
Aslında çok kolay bir süreç olmadı. Özellikle son iki ayım
yoğun fiziksel aktiviteler ile uzun dağ yürüyüşleri, yerel koşu müsabakaları, koşu
antrenmanları ve ağırlık antrenmanları ile geçti. Bu sayede Eylül ayı
itibariyle, hedefim olan 90 kilo altına inebildim.
Fiziksel aktivite anlamında durağan geçen kış ve bahar
döneminde, özellikle düzenli antrenman yapmamı engelleyen sabah ve akşam
saatlerinde ayrı olarak aldığım kişisel gelişim eğitimleri ki kesinlikle ben de
mazeret olarak kabul etmiyorum. Düzensiz beslenme alışkanlıkları ile birleşince
bir anda kilom üç haneli rakamların üzerine çıkıverdi.
Ramazan ayının sonunda yani Haziran ayının sonuna doğru
kilom neredeyse 102 kiloya kadar çıkmıştı. Bugün itibariyle, aradan geçen 2,5
aylık süreçte 13 kilonun üzerinde kilo verdim. Tamamen yıllara dayanan beslenme
ve antrenman tekniklerine (fitness ve ağırlık antrenmanları) dayalı kişisel
tecrübelerimin sayesinde ve bolca da ter akıtarak maraton öncesindeki ilk kilo
hedefim olan 90 kilogram barajının altına düşebildim.
Şimdi sırada ki hedef, İstanbul Maratonu 42 K koşusuna kadar
85 kiloya kadar düşmek. Bu da toplamda 4,5 aylık bir süreçte 17 kilo vermek
anlamına geliyor.
Kişisel bloğum da sizler ile paylaştığım, “Maratona Doğru
Adım Adım” yazı dizimin daha önceki bölümlerini okuyan arkadaşlarım
hatırlayacaktır. İçerisinde özellikle ağırlık antrenmanlarının olmadığı bir
zayıflama programının, sağlıklı kas
kütlenizi de kaybedeceğiniz çok sağlıklı olmayan bir kilo verme yöntemi olarak düşünüyorum.
Yanlış anlaşılmasın lütfen! Burada kimseye bir spor salonuna gidip vücut
geliştirme antrenmanları yapın demiyorum. Sadece vücut ağırlığınızı kullanarak
evde bile kolaylıkla yapabileceğiniz bazı temel vücut hareketleri ile bile kas
ve kemik kütlenizi kullanarak sağlıklı bir şekilde kilo verebilirsiniz.
Özellikle hem vücut ağırlığınızı kullanarak yapabileceğiniz
hem de kolaylıkla ulaşabileceğiniz bir çift dambıl ile evde kolaylıkla
yapabileceğiniz antrenman hareketleri ile ilgili olarak ayrı bir başlık altında
sizler ile paylaşımda bulunacağım.
Nerede kalmıştık?
12 Kasım 2017 Pazar günü, 42 K koşacağım İstanbul Maratonuna
artık 2 aydan biraz daha fazla bir zaman kaldı. Her ne kadar geç kalmış olsam
da Eylül ayı içerisin de artık haftanın bir gününü uzun koşulara ayıracağım.
Nabzımı sabit tutarak hafif tempoda yaptığım bu uzun koşu antrenmanları
geçtiğimiz sene iyi sonuç vermiş ve istediğim dayanıklılığı bana kazandırmıştı.
Bir yandan da günlük koşularım devam ediyor. Günde ortalama
yaptığım 8 ile 10 kilometre arasındaki koşular ile haftalık koşu mesafemi 60
kilometrenin altına düşürmemeye gayret ediyorum.
Profesyonel bir koşucu olmadığım ve bir maraton koşusunu
sağlıklı bir şekilde tamamlamak en öncelikli hedefim olduğu için, kendimi ve vücudumu
gereksiz yere strese sokmamak için kendime ulaşılması zor maraton bitirme süresi
hedefleri koymuyorum. Koymuyorum derken de yanlış anlaşılmasın. Tabii ki bir
süre hedefiniz kesinlikle olmalı. Bu süre hedefini kendinizi ve antrenman
geçmişinizi de göz önüne alarak, kendi tabirimle, “haddinizi bilerek” belirlemelisiniz.
Benim için bu sene hedef maratonu 5 saat aralığında tamamlamak olacak.
Geçtiğimiz sene de 5 saat bitirme hedefi koymuş ama
özellikle son 10 kilometre de yaşadığım fiziksel problemler sebebi ile tempom
düşmüş ve maratonu 5,5 saatin üzerin de tamamlayabilmiştim. Bu sene ikinci
maratonum olması sebebi ile çok daha tecrübeliyim. Hem parkuru çok iyi
biliyorum hem de vücudumun özellikle 30 kilometreden sonra vereceği tepkileri
artık rahatlıkla tahmin edebiliyorum.
Bir yandan da ağırlık antrenmanlarına devam edeceğim.
Haftada 3 gün yaptığım ve araya bir gün dinlenme koyduğum tam vücut
antrenmanlarını geçtiğimiz haftadan itibaren haftada 4 güne çıkarıp bölünmüş
sistem ağırlık çalışmasını uygulamaya başladım. Kısaca anlayabileceğiniz
şekilde, ilk gün itmeli kasların çalıştığı antrenman hareketlerini yaparken
ikinci gün çekmeli kasların çalıştığı antrenman tekniklerini uyguluyorum.
Yani biraz daha açacak olursak. İlk günü sırt, ön kol, bacak
ve mide hareketleri ile tamamlarken ikinci gün de göğüs, omuz, arka kol ve mide
hareketleri ile ağırlık antrenmanımı tamamlıyorum. Yukarıda da bahsettiğim gibi
bu hareketlerin tamamını spor salonunda yapabileceğiniz gibi zamanı olmadığı
için bir spor salonuna gidemeyenler evde bir çift dambıl ile ya da sadece vücut
ağırlıklarını kullanarak bu hareketleri kolaylıkla yapabilirler.
Ve son olarak beslenme konusu. Maalesef kilo fazlam olduğu için
ve hala vermem gereken 5 kilom daha olduğu için bu aralar dikkatimi daha da
arttırdım. Başlangıçta sadece meşhur 3 beyaz dan ve abur cubur dan uzak durarak
başladığım bu yolculuğumda zamanla beslenme şeklimi biraz daha disipline ettim.
Artık çoğunlukla ekmek yemiyorum. Yiyeceklerim de protein, karbonhidrat ve yağ
oranına dikkat ediyorum. Hatta fiziksel aktivite yoğunluğum yüksek olduğu için
vücudum ağırlığı başına aldığım günlük protein miktarını bir miktar daha arttırdım.
Aslında protein konusunda biraz daha fazla bir şeyler yazmak
istiyorum. Ama sanırım bu sefer de yazım gereğinden uzak olacak. En iyisi bu
konuya da yine ayrı bir başlıkta girmek olacak.
Evet, arkadaşlar, yazımı okurken göstereceğiniz sabra şimdiden
teşekkür ederim. Her zaman söylediğim gibi her türlü önerinize sonuna kadar
açığım. Bu konuda ki geri dönüşleriniz benim için önemli. Umarım sizlerden
gelecek geri dönüşler ile ileri de çok daha kaliteli yazılar yazabileceğimi
düşünüyorum.
Bir sonra ki yazım da görüşmek üzere hoşça kalın…
Sevgilerimle.
Hakkı Şenkeser
Yorumlar
Yorum Gönder