Merhaba arkadaşlar, az önce
sabah koşumu tamamladım, duşumu aldım ve hafif bir kahvaltı sonrası günlük e
postalarımı kontrol etmek için bilgisayarımın başına oturdum. Öğleden sonrası
için ise yoğun bir gündemim var. Akşama belki fırsatım olmaz diye dün akşamdan
planladığım yazımı şimdiden yazmaya karar verdim.
Takip eden arkadaşlarım da
bildiği üzere önümüzdeki Kasım ayında, 39.Kıtalararası Vodafone İstanbul
Maratonunda 42 kilometre koşacağım. Yaz başından bu yana hazırlıklarıma çok
istediğim gibi olmasa da devam ediyorum. Bu sabah niyetim hafta sonu yapmayı
planladığım ama yapamadığım haftalık uzun koşumu koşmaktı. 20 kilometre olarak
planladığım koşuyu biraz da sıcak havanın etkisi ile olsa gerek 12. Kilometrede
tamamladım. Aslında rahatlıkla tamamlayabileceğimi düşündüğüm koşuyu erken
bırakmamın sebebi ise sanırım bir turu 800 metre olan kısa parkurda defalarca
dönerek sıkılmam oldu. Uzun koşuları, sıkılmayacağınız uzun parkurlarda koşmak
çok daha katlanılabilir oluyor.
Konumuza yani yazımın
başlığına dönecek olursak. Sağlığımız için hareket etmeliyiz sevgili
arkadaşlar. Çevremizdeki pek çok insanın hareketsiz yaşamları sebebiyle pek çok
sağlık sorunları ile boğuştuğunu hepimiz üzülerek görüyor ve takip ediyoruz. Hâlbuki
biraz hareketli olsak ve beslenmemize dikkat edebilsek kolaylıkla pek çok
hastalığın üstesinden gelebilecek ve çok daha sağlıklı ve kaliteli bir hayat
yaşayabileceğiz.
Haftanın 5 günü en az 30
dakika yapacağınız, yürümek, koşmak, bisiklete binmek, yüzmek gibi size efor sarf
ettirecek fiziksel aktiviteler, beden sağlığınızın korunması, kalp damar hastalıkları,
diyabet ve her türlü kanser risklerini en aza indirecek bağışıklık sisteminizin
kuvvetlenmesi için fırsat sağlayacaktır.
Artık neredeyse tüm uzmanlar
sağlıklı yaşamak ve kilo vermek için sadece sağlıklı beslenmenin yeterli
olmadığı konusunda hemfikir. Sağlıklı bir beslenme ile uygulayacağınız diyet
belki ilk aşamada kilo vermenize yardımcı olabilecektir. Ama bu şekilde
vereceğiniz kilolar sadece yağ kaybı olmayacaktır. Spor yapmadan kilo
verdiğiniz takdirde vücudunuz için yaşamsal öneme sahip kas kütlenizden de
kayıplarınız olacak, iskelet ve kas sisteminiz de zayıflayacaktır.
Sizlere sadece diyet yaparak
zayıflamaya çalışan ama kilo kaybetmesine rağmen karın, bel ve basen bölgesinde
ki yağları duran ve kendilerini çok halsiz ve güçsüz hisseden pek çok örnek
verebilirim.
İşleyen demir paslanmaz
sevgili arkadaşlarım. Vücudumuzu hepinizin de bildiği üzere kas ve iskelet
sistemimiz taşımaktadır. Kaslarımız ve kemiklerimiz hareket ettikçe
kuvvetlenir. Vücudumuzu çok daha rahat taşıyabilecek hale gelirler. Bu sayede
kendimizi daha dinç ve kuvvetli hissederiz.
Çevremdeki pek çok insan
spor yapmak için yeterli zamanım yok diye yakınıyor. Kendilerince sıraladıkları
ve haklı olduklarını düşündükleri mazeretlerini dinlediğimde her seferinde
gülümsemişimdir.
Kimisi işe gitmek için çok
erken kalktığından, kimisi vardiyalı çalıştığından, kimisi spor için yeterli
vakti olmadığından yakınmakta. Ama bu kişiler ile biraz sohbet ettiğinizde televizyon
ya da bilgisayar başında saatler geçirdiklerini öğreniyorsunuz.
Fazladan hareket etmemenin hiçbir
mazereti olmamalı. Asansöre binmek yerine merdivenleri tercih etmek, yakın güzergâhlarda
arabaya binmek yerine yürümek, çocuklarınız ve aileniz ile akşam yürüyüşleri
yapmak, bizimle yani Bursa’da yaşayan arkadaşlarımız için, Adım Adım Bursa
gönüllüleri ile Cumartesi sabahı Botanik Park ve Çarşamba akşamları yürü ve koş
antrenmanlarına katılmak hayatınıza fazlasıyla hareket katacaktır.
Unutulmaması gereken önemli
bir nokta da, vücudumuz hareket ettiğinde “endorfin” isimli bir hormon
salgılar. Mutluluk hormonu olarakta adlandırılan bu hormon hislerimizden ve ruh
halimizden sorumludur. Endorfin salgısı hem vücuttaki ağrı kesici sistemidir
hem de vücudun kendi kendini ödüllendirme sistemidir.
Egzersiz sırasında ve
sonrasında vücudumuz yine endorfin hormonu salgılamaya devam eder. Yoğun geçen
bir antrenman sonrası yorgunluğunuza rağmen kendinizi mutlu hissetmenize sebep
olan işte bu hormondur. Sporcular arasında sık kullanılan bir terim olan “runner’s
high, egzersiz sonrası hissedilen aşırı mutluluk halidir.
Hareketsiz yaşam pek çok
sağlık sorunlarına sebep olmaktadır.
1 - Herhangi
bir fiziksel aktivite yapmayan bir kişinin yapan kişiye göre %40 oranında daha
fazla kolon ve meme kanserine yakalanma riski vardır.
2 - Fiziksel
aktivite, Tip 2 diyabetin temel nedeni olan insülin direncini önler. Son
yapılan bir çalışmaya göre bir kişinin TV başında geçirdiği her iki saat, Tip 2
diyabet riskinde %14 artış demektir.
3 - Düzenli
fiziksel aktivite, yaşlılarda bunama riskini %50 oranında azaltmaktadır.
4 - “Nurses
Health Study” olarak bilinen geniş kapsamlı ve uzun süreli bir çalışmaya göre
haftada 3 saat veya daha fazla (günde ortalama yarım saat) egzersiz yapan
kadınların kalp krizi geçirme riski %50 oranında azalmaktadır.
5 - Yine aynı
çalışmaya göre günde en az yarım saatlik bir fiziksel aktivite içinde olan
kadın ve erkeklerde inme geçirme riski %50 oranında azalmaktadır.
6 - Kaslar
gibi kemikler de mineral içeriğini ve sağlamlığını korumak için düzenli
egzersize ihtiyaç duyar. Kemik yoğunluğu, hareketsiz insanlarda daha hızlı
azalır.
7 - Fiziksel
aktivite eksikliği; kas dokusunun azalmasına, hatta yitimine yol açmaktadır. Bu
da banyo yapmak, giyinmek, yemek yemek gibi en temel bedensel ihtiyaçları yalnız
başına yapamamak anlamına gelmektedir.
8 - Fiziksel
olarak aktif olmayan insanlarda depresyona yakalanma riski daha yüksektir.
Egzersiz duygu dalgalanmalarını azaltarak duygusal sağlığı korur.
9 - Fiziksel
aktivite azlığı hızlı kilo alımına neden olur. Günde bir saatlik bir yürüyüş
obeziteyi %24 oranında düşürür.
10 - Fiziksel
aktivite, bağışıklık sistemini kuvvetlendirerek grip ve soğuk algınlığı gibi
hastalıklara karşı vücudun daha dirençli olmasını sağlar.
Sağlıklı yaşam
hepimizin hakkı ve bu hak için de harekete geçmek gerekiyor…
Bir sonraki yazımda görüşmek üzere hoşça kalın.
Hakkı Şenkeser
Yorumlar
Yorum Gönder