Merhaba
sevgili arkadaşlarım. Daha önce gönüllülük üzerine bir yazı yazmış ve sizler
ile paylaşmıştım. Yazdığım bu yazı da gönüllü faaliyetlerimden bahsetmiş ve
gönüllüğün de kısa bir tanımını yapmıştım.
Geçtiğimiz
bir ay içerisinde gönüllü faaliyetlerime 2 yeni halka daha ekleme fırsatı
buldum. İlki Habitat Derneğinin, “Finansal Okuryazarlık ve Paramı
Yönetebiliyorum” projesi kapsamında aldığım eğitmen eğitimi bir diğeri de
gönüllülük faaliyetlerim içerisin de çok özel bir yere sahip olan ve ilk
yardımseverlik koşumu yaptığım. Adım Adım oluşumu içerisinde kendileri için
koştuğum Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı içerisinde, çocuklara eğitim verecek
olmamdı.
Sonra ki
yazılarımda hem Habitat hem de TEGV bünyesi içerisinde yer alacağım bu
gönüllülük faaliyetleri hakkında daha detaylı yazılar yazacağım ve sizler ile
paylaşacağım.
Tekrar
gönüllülük meselesine dönecek olursak. Aslında kendimi bildim bileli
gönüllüyüm. Ama özellikle son dört senedir daha bir gönüllü olduğumu
düşünüyorum. Çünkü benim gibi pek çok gönüllü arkadaşım ile birlikte,
birbirinden değerli, her biri toplum yararına projeler üreten sivil toplum
kuruluşları için gönüllülük faaliyetlerinde bulunuyoruz. Bunu da sanırım artık
pek çoğunuzun da bildiği ve takip ettiği üzere Adım Adım gönüllüleri ile
birlikte koşarak yapıyoruz.
Bazılarınızın
“Koşarak, gönüllülük mü olur?” dediğinizi duyar gibiyim. Bal gibi de olur.
Yazımın ilerleyen bölümlerinde koşarak nasıl gönüllü olduğumuzu da anlatacağım.
Ama şimdilik sadece şu kadarını yazayım;
“Koşarak yardım edebileceğim bu kadar fazla insan varken, neden sadece
kendim için koşayım ki !”
Peki, nedir bu gönüllülük meselesi?
Gönüllülük, tamamen özgür iradeniz ile toplumun genelinin iyiliği için
yapılan ve karşılığında hiçbir maddi menfaatin asıl harekete geçirici faktör
olmadığı her türlü faaliyettir. Biraz daha açmak gerekirse, gönüllülük dünyayı
herkes için daha yaşanabilir bir hale getirmenin en kolay yoludur. Gönüllü
olarak, imkânlarınız dâhilin de toplum yararına bir projeye maddi kaynak
aktararak yani bağış yaparak katkı sağlayabileceğiniz gibi bunun yanında,
fiziki güç, zaman, bilgi, yetenek gibi özelliklerinizden birini ya da bir
kaçını toplum yararına sevk edebilirsiniz.
Yukarı da kendimi bildim bileli gönüllü olduğumu yazmıştım. Ailemin
küçük bir çocukken öğrettiği temel derslerden birisi ki, günümüzde çevremizde
gördüğümüz çevre kirliliğine bakarak artık ailelerin çocuklarına bu eğitimi
vermediğini düşünüyorum. “Çevremizi de evimiz gibi temiz tutma, yerlere çöp
atmama.” Eğitimiydi. Sanırım doğaya karşı olan korumacı sevgimin başlangıcı o
yıllara kadar gidiyor. Bu sayede iyi bir çevre gönüllüsü olduğumu düşünüyorum.
Sizler de çocuklarınıza çok daha geç olmadan bu eğitimi vererek onların da birer
çevre gönüllüsü olarak yetişmelerine katkı sağlarsınız.
Atalarımızın da dediği gibi, “Ağaç yaşken eğilir.”
Sonrasında çevre gönüllüğünün yanına pek çok gönüllülük ekledim. Yeşilay
gönüllüsü oldum. Kan bağışı yaptım. Kızılay gönüllüsü oldum. Eğitim gönüllüsü
oldum. Engelliler için gönüllü oldum. Liste uzayıp gidiyor.
Yaşım ilerledikçe gönüllülüğe bakışım hem değişti hem gelişti. Farklı
gönüllü organizasyonlar içerisin de bulundum. Bu sayede birbirinden değerli
yeni dostum oldu. Pek çok STK için toplum yararına projeler içerisin de yer
aldım.
Nihayet yolum 4 sene önce Adım Adım ile kesişti. Daha önce çalıştığım
kurumda başlangıçta sadece kurumsal, çalışan bağlılığına yönelik kurum içi
motivasyonu arttırma projesi olarak yola çıktığım ve nihayetinde kurduğum
kurumsal takım ile yaptığımız bir spor etkinliği olan İstanbul Maratonu
sonrasın da, bir arkadaşımızdan gelen, “Neden bir amaç için koşmuyoruz?”
önerisi ile yaptığım kısa bir araştırma sonrası, kendilerine yardımsever diyen
ve iyilik peşinde koştuklarını söyleyen ve şu an bir parçaları olmaktan büyük
bir mutluluk duyduğum Adım Adım gönüllüleri ile yolum kesişti.
Artık sadece bireysel olarak gönüllülük faaliyetlerinde bulunmuyordum.
Yukarıda da yazdığım gibi çünkü gönüllülüğe bakışım da değişmeye başlamıştı.
“Bir elin nesi var, iki elin sesi var.” Diyerek önce çalıştığım kurumda
farkındalık sağlamaya çalıştım. Gönüllülüğü anlattım, mesai arkadaşlarımı
gönüllülüğe teşvik ettim. Bu sayede hep birlikte, her birinden müthiş bir keyif
aldığım pek çok harika proje için STK’ lar yararına gönüllülük faaliyetlerinde
bulunma şansım oldu.
Sanırım yazımın seyrine bakarak uzunca bir yazı olacağını düşünüyorum.
Daha gönüllülük üzerine, Adım Adım üzerine pek çok şey yazmak istiyorum.
Üstelik yazımın başında yazdığım gibi daha koşarak nasıl gönüllü olunur ondan
bahsedeceğim.
O zaman bu yazı gönüllüğe giriş olsun. Devamını da yarın akşam yazayım
ve sizler ile paylaşayım. Umarım okumaktan keyif alırsınız. Yarın akşam
görüşmek üzere sevgiyle kalın. Gönüllü kalın…
Hakkı Şenkeser
Yorumlar
Yorum Gönder