Merhaba Arkadaşlar,
Maratona Doğru Adım Adım başlığı altında sizlerle
paylaştığım yazı dizimin 5.bölümünü kaleme aldığım bu gün itibariyle maratona
sadece 19 gün kaldı. Peki, hazır mısın? Diye soracağınız soruya cevabım sanırım
hayır olacak.
Bir kere hedeflediğim 85 kilograma düşme hedefimin hala 4
kilo uzağındayım. Haftalık yaptığım uzun koşularda hala 35 kilometreyi
görebilmiş değilim. Yaptığım uzun koşularda genellikle 25.kilometreden sonra
ciddi bir biçimde zorlanıyor ve üzerine 5 kilometre kadar yürüyerek 30
kilometreyi tamamlıyorum.
Peki, bu vazgeçeceğim anlamına mı geliyor? Kesinlikle
kocaman bir hayır.
Bu soruya, JFK’nın;
“Bütün bunları kolay oldukları için değil, aksine zor
oldukları için seçtik.“
Sözleriyle cevap vermeyi tercih ediyorum.
Öncelikle ben bir dağcıyım. Maratondan
çok daha zorlu dağ tırmanışlarına, daha zorlu iklim şartlarında tırmanışlar
yaptım. Bu tırmanışların mücadeleci yönümü geliştirdiğini, beni çok daha
dayanıklı, sabırlı hem mental hem de fiziki açıdan daha kuvvetli yaptığını
biliyorum.
Neredeyse 12 saat süren, zorlu kış
şartlarında, tipi ve batak karda 2000 metre irtifa kazanarak yaptığımız Erciyes
zirve tırmanışı.
24 saatlik uykusuz otobüs yolculuğu
sonrasında, ağır kamp yüküyle karda yaptığımız uzun yürüyüş sonrasında -35 derece soğukta bir gece çadırda
geçirdikten sonra Kars Sarıkamış Allahuekber dağların da yaptığımız zirve
tırmanışı.
Ve sadece bir gün sonrası dinlenmeden
Erzurum Palandöken Ejder zirvesine yoğun tipi altında yaptığımız tırmanış.
Geçtiğimiz Şubat ayında zorlu kış
şartlarında yaptığımız ve neredeyse yine 12 saat süren Uludağ zirve tırmanışı
ve sonrasında Saidabat Köyü inişi kesinlikle maraton koşmaktan daha zor
tırmanış faaliyetleriydi.
Tabiî ki dağcılık ve maraton koşmak
kesinlikle birbirinden çok farklı spor aktiviteleri. Maraton koşanlar genelde
sadece koşarken, dağcılarda maraton koşmuyorlar. Bu ikisini bir arada
yapanlarda zaten eninde sonunda ultra maratoncu oluyor ve çok daha uzun
mesafeleri dağlarda koşuyorlar. Ben henüz bir ultra maraton koşmadım. Ama
kesinlikle denemek için sabırsızlanıyorum. Kim bilir? Belki de çok yakında.
Maraton hazırlıklarının olmaz ise
olmazlarından birisi de uzun koşulardır. Koşucular antrenman programlarına
haftada bir gün 20.25.30 kilometrelik uzun koşular ekleyerek hazırlanır. Asla
bir antrenmanda 42 kilometre yani maraton mesafesini koşmazlar. Bilirler ki
yaptıkları bu uzun koşular maraton dayanıklılığını kendilerine kazandırır ve
kalan 10,12 kilometreyi maraton atmosferi size koşturur.
İlk defa maraton koşacak koşucular
genelde endişeli olur. Asla tam olarak hazır olmadıklarını düşünür ve maratonu
tamamlayamamaktan endişe ederler. Benim böyle düşünen arkadaşlara en önemli
tavsiyem. Keyfini çıkarmaları ve bitirmeye odaklanmaları. Eğer yıllardır
maraton koşmuyor yani profesyonel bir koşucu değilseniz kendinize koyacağınız
gerçekçi olmayan maraton bitirme süresi kesinlikle sizi strese sokacaktır.
Dediğim gibi eğer ilk defa maraton koşacaksanız sadece anı yaşamaya ve sağlıklı
bir şekilde bitirmeye odaklanın. İnanın finish noktasına vardığınızda kimse
sizin maratonu bitirme süreniz ile ilgilenmeyecek. Siz daha en baştan maraton
koşma kararınız ve sonrasın da sağlıklı bir şekilde, süresi ne olursa olsun
maratonu tamamlamanız sebebiyle fazlasıyla takdir edilecek ve alkışlanacaksınız.
Her koştuğunuz maraton sonrasında bir
öncekine göre çok daha tecrübeli olacak. Hem vücudunuzu ve limitlerinizi
tanıyacak hem de kendiniz güveniniz çok daha artacak.
Geçtiğimiz sene koştuğum İstanbul
Maratonunu kesinlikle üst düzey bir motivasyon ile koşmuştum. Buna rağmen
maratonun özellikle son 5 kilometresini neredeyse yerlerde sürünerek tamamlamış
ve koşu sonrasında “kesinlikle insan işi değil, bir daha koşmam.” Demiştim.
Bugün hala maratonun son 12 kilometresinde yaşadığım ağrılar, sızılar aklımda.
Ama tamamlayabileceğimi bilmek, en
önemlisi o arenada büyük bir sabır ve azimle mücadele etmek müthiş keyifli.
Yeter ki “haddinizi bilin.”
Evet, ne yapıyor olursanız olun. İster
maraton koşun ister bir dağın zirvesine çıkacak olun. En önemlisi insanın
haddini bilmesi. Sizi en iyi siz tanıyorsunuz. Hiçbir şey sizin sağlığınızdan
önemli değil. Mücadele edin demekten kastım kesinlikle gözünüzü yumun ve
ölesiye savaşın değil. Aksine mücadele ederken tüm duyularınız açık olsun.
Vücudunuzun ve beyninizin verdiği her mesajı çok iyi dinleyin ve yorumlayın.
Bu mesajlar eğer sağlığınızı tehdit
edecek mesajlar ise bırakmayı bilin. Biz dağcılarda biz söz vardır. “Dağ orada
bekliyor.” Bazen hava şartları ya da sağlığınız zirveye çıkmanıza müsaade
etmez. Hatta zirveye 100 metre kala dönmek zorunda kalırsınız. Bilirsiniz ki
dağ orada bir sonra ki denemeniz için sizi bekleyecektir. Ama gözünüzü kapatır
ve körü körüne devam ederseniz bir daha deneme şansınız bile olmayabilir.
Evet, sevgili dostlarım. Önümde sadece
19 gün kaldı. Son haftayı dinlenmeye ayıracağımı düşünürsek önümde antrenman
yapacağım sadece 2 haftam kaldı. Bu 2 hafta da hedefim 2 uzun koşu daha yapmak
ve 30 kilometre barajını zorlamak. Eğer bu süre zarfında 2, 3 kilo daha
verebilirsem kesinlikle kendimi çok daha iyi hissedeceğim.
Antrenman programım haftada en az 4 gün
koşu ve 3 gün evde ağırlık çalışmasıyla devam ediyor. Maraton hazırlığı yapan
ya da yapacak arkadaşlarımın antrenman programlarına tüm vücut ağırlık
çalışmalarını muhakkak eklemeleri gerektiğini düşünüyorum. Sadece koşarak
hedeflediğiniz gücü ve dayanıklılığı kesinlikle kazanamazsınız. Yapacağınız
ağırlık antrenmanları tüm bedeninizi kuvvetlendirecek ve kesinlikle çok daha
dengeli ve sağlıklı bir şekilde koşabilirsiniz.
Sanırım “Maratona Doğru Adım Adım” yazı
dizimin 6.ve son bölümünü maratondan birkaç gün önce yazacak ve sizler ile
paylaşacağım. O güne kadar tüm maraton hazırlığı yapan tanıdığım ya da tanımadığım
koşucu arkadaşlarıma sağlıklı antrenmanlar diliyorum.
Bir sonra ki yazımda görüşmek üzere
hoşça kalın.
Hakkı Şenkeser.
Yorumlar
Yorum Gönder