Merhaba çok değerli Hakkı Şenkeser "Benim Dikey Dünyam okurları. Tekstil Kariyer ve İş Bloğumda tekstil sektörüne yönelik yazılarıma devam ediyorum.
Bugünkü yazımızın konusu, Tekstil nedir? başlığı altında ilk olarak tekstilin tarifi devamında da tekstil sektörünün tarihçesi olacak. Farklı kaynaklardan araştırarak ve derleyerek bir araya getirdiğim yazımı umarım keyifle okursunuz.Tekstil Nedir?
Tekstil kelime kökeni Fransızca “textile” “dokuma, kumaş” sözcüğünden alıntıdır. Fransızca olan bu sözcük de Latince “texere” “dokumak, örmek” fiilinden türetilmiştir.
Tekstil Nedir? Tekstilin Tarihçesi, Türkiye'de Tekstil Resim 1 |
Tekstil kavramı denilince; tekstil ürünleri, tekstil lifleri ve yarı mamullerini ve bunları kullanarak elde edilen malların tümünü içermektedir. Tekstil bilindiği gibi insanoğlunun yaratılışından beri en önemli gereksinimlerden biri olmuş ve insanın kendisini hava şartlarına karşı koruma ihtiyacından doğmuştur. Zamanla sosyal farklılaşmadan pek çok sektörde kullanılmak üzere yer etmiş olmasına kadar birçok nedenle üretilmekte ve kullanılmaktadır. Kısaca tekstil her türlü elyaftan; çeşitli yöntemleri (örme, dokuma, dokusuz yüzey elde etme metotları) kullanarak kullanılabilir bir yüzey elde etme işlemidir.
Tekstilin Tarihçesi
Dokunmuş kumaşların M.Ö. 6500 yılında kullanıldığına dair arkeolojik buluntuların olması, dokumacılığın günümüzden en az 8000 yıl kadar önceleri de bilindiği ortaya koyar. Neolitik taş devrine ait olan ve karbonlaşmış halde bulunan bu eski dokuma kumaşlara yurdumuzda yapılan kazılarda da rastlanmıştır. Dokumayla ilgili en erken buluntular Anadolu’da ele geçmiş olduğu için dokumacılığın Anadolu’da ortaya çıktığını söyleyebiliriz.
Tekstil Nedir? Tekstilin Tarihçesi, Türkiye'de Tekstil Resim 2 |
Bugün bildiğimiz dokuma formundan hiçbir farkı olamayan ilk kumaşların, hasır örme tekniğinden esinlenerek ortaya çıktığı da iddia edilir. İki iplik sisteminin birbiri içerisinden örgü oluşturacak biçimde ve birbirine 90°’lik açılarla geçirilebilmesi için, çözgü sistemi düşey olarak asılır, atkılar ise bunların arasından elle geçirilirdi. Bu basit düzenekte malzeme olarak ince uzun lifli bitkilerin birbirine eklenmesi ve bükülmesiyle elde edilen iplikler kullanılmıştı. Neolitik çağın sonlarına doğru hayvanların ehlileştirilmesiyle yün kullanımı ve iğ, çıkrık gibi aletler geliştirilmesiyle bükümlü iplikler elde etmeye başladılar.
Keten, yün ve benzeri malzemeler eğrilip ip haline getirildikten sonra dokuma tezgâhlarında dokunmuşlardır. Dokumacılığın ve dokuma tezgâhlarının gelişimi ancak son 850 yıl içerisinde gerçekleştirilmişti.
Tekstil Nedir? Tekstilin Tarihçesi, Türkiye'de Tekstil Resim 3 |
Standart el tezgâhı olarak bilinen 12. yüzyıl dokuma sistemlerinde çözgü levendi arkaya, kumaş silindiri öne takılır ve çözgüler yatay gerdirilirdi. Tarak dokumaya yukarıdan salınım yapabilecek biçimde yerleştirilir. Dokumacı oturarak, gücü çerçevelerini pedallar vasıtasıyla ayakla basarak çalıştırır ve mekiği elle fırlatırdı.
Sonraki 600 yıl içerisinde geniş dokuma tezgâhları tasarımında önemli bir değişiklik yapılamadı. Karmaşık desenler pedallarla dokunamayacağı için tezgâhın üst kısmında bir insan tarafından çözgü gruplarının kaytanlar vasıtasıyla kaldırılması gerekiyordu. Fakat temel tezgâh dizaynı hiç değişmeden kaldı.Dokuma tezgâhının, dokuma makinesi haline gelmesi üç temel hareketin; atkı atma, ağızlık açma ve tefe vurma sistemlerinin mekanize edilerek, kol gücü yerine de başka bir gücün kullanılmasıyla mümkün oldu.
Yaklaşık 250 yıl önce, eğirme makinelerinde bir dizi geliştirici yenilik yapıldı. İngiliz Richard Arkwright’ın 1769’da geliştirdiği Vargel Tezgâhı, önce ipliği çekiyor ve bir makaraya yâda bobine sarılırken bükülüyordu. On yıl kadar sonra Samuel Crompton, aynı anda bin kadar ipliği eğiren çıkrık makinesini yaptı. Ticari bir kullanıma sahip olan ilk mekanik dokuma tezgâhını Dr. Edmund Cartwright isimli bir İngiliz mucidi 1785’de gerçekleştirdi ve patentini aldı. Zamanla tasarımını geliştiren Cartwright dokuma makinesi sayılabilecek bir sistem imal etti. Bu yeni makinelerle birlikte dokumacılık evlerden, makineleri çalıştıran su gücünün yâda buhar gücünün bulunduğu fabrikalara taşındı.Tekstil Nedir? Tekstilin Tarihçesi, Türkiye'de Tekstil Resim 4 |
İngiltere tezgâhın mekanize edilmesi yönünde gelişme gösterirken Fransa desenlendirme üzerinde yoğunlaştı. 1725’de Basile Bouchon tarafından, kaldırılması gereken çözgüleri seçmek için bir delikli karton yardımıyla çalışan ilk otomatik ağızlık açma cihazı bulundu ve daha sonra Falcon 1728’de delikli karton zincirini kullandı. Ağızlık açma sistemlerinin gelişimi Jacquard’ın kendi ismiyle anılan Jakar makinesini icat etmesiyle doruğa ulaştı.
Tezgâhın mekanik hale getirilmesinden sonra ortaya yeni bir sorun çıktı. Bu herhangi iplik kopuşu veya arıza anında tezgâhın durdurulması ve masuranın bitmesi halinde de mekiği değiştirmek için çalışmanın kesilmesiydi. Zaman içinde atkı koptuğunda veya masura bittiğinde tezgâhı durduran, otomatik olarak bobini değiştiren çeşitli mekanizmalar geliştirildi.Atkının kancalarla atılması fikri 1898’de, hava jeti ile atkının atılabileceği 1914 yılında ortaya çıktı. Ancak hava jetinin kullanımı 1980lerde gerçekleşebildi. 1980’li yıllardan sonra elektronik ve bilgisayar sistemlerinin çok hızlı bir şekilde gelişmesiyle üretim hızlarında büyük gelişmeler sağlandı.
Türkiye'de Tekstil
Tekstil sektörü ülkemizin en eski sanayi dallarından birisini oluşturmaktadır. Anadolu’daki tekstil dokumacılığının tarihi, Hitit ve Asur dönemlerine kadar uzanmaktadır. Kaşgarlı Mahmut tarafından 11. Yüzyılda yazılan Türkçe sözlükteki pamuklu dokumanın karşılığı olarak kullanılan “böz” veya “bez” kelimesi günümüze kadar gelmiştir. Yine gündelik kullanım için üretilen kaba pamuklulara verilen “kirbas”, ince pamuklular için kullanılan “dülbent” kelimeleri hala güncelliğini korumaktadır.
Selçuklular ve ardından gelen Osmanlılar döneminde, özellikle ipek, ipekli dokuma en önemli ticaret maddesi haline gelmiştir. 13. Yüzyıl başlarından itibaren Anadolu’da üretilen halı (kali), kilim ve ipekli dokumaların dünyanın çeşitli bölgelerine gönderildiği tarihi kayıtlardan anlaşılmaktadır. Örneğin, 14. Yüzyıla ilişkin belgelerde, Bursa’daki ipekli dokuma tezgâhı sayısının bine ulaştığı saptanmıştır.Aynı dönemlerde, İtalya’da da ipekli dokuma üretildiği bilinmektedir, ancak ilginç olan bulgulardan birisi İtalyan dokumacıların, Anadolu’dan gelen ipekli dokumaları taklit etmeleridir.
İpekli, pamukluların dışında zamanla yün, kenevir ve ketenden üretilen dokumaların da çeşitli kentlerde birer sanayi dalına dönüştüğü gözlenmiştir. Kirbas ve tülbent üretiminde Kastamonu, Amasya, Tokat, Çorum, Burdur, Isparta, Konya, Karaman, Kayseri, Tire, Bergama, Denizli, Menemen, Akhisar ve Nazilli öne çıkan kentler olmuştur.Ağırlıklı olarak Ege, Akdeniz bölgesine yayılan Türkmen kabilelerinin (Yörük) Kilim ve halıları 13. Yüzyıldan başlayarak çok aranan ürünler haline gelmiştir. Ancak zamanla halı üretiminde Uşak en ünlü kent olarak tanınmıştır.
Halı ihracatı yalnız Avrupa ülkelerine değil, Arap yarım adasına da yoğun olarak gerçekleştirilmiştir. 14. Yüzyılda ünlü Arap gezgini İbn Batuta ve Abu’l-Fida, Aksaray halılarından övgüyle söz etmişlerdir.Bir dönem (17-18. Yüzyıl) Hindistan’dan gelen pamuklu dokumaların Anadolu’ya yayıldığı ve aranan bir kumaş türü haline geldiği döneme ilişkin kayıtlarda görülmektedir. Ancak bu etki fazla sürmemiş, Anadolu’daki dokuma ustaları, Hint kumaşlarının benzerlerini üreterek eski güçlerine kavuşmuşlardır.
Tekstil sektörü, eğirme, desen-kalıp hazırlanması (nakkaş), dokuma ve boyama olarak farklı uzmanlık alanlarına ayrılmıştır. Böylece tekstil tarım ve hayvancılıkla birlikte çok geniş bir coğrafyada yüz binlerce insanın geçim kaynağı olmuştur.18. Yüzyıldan sonra, tekstil ürünleri bakımından bu kez yeni üretim teknikleri geliştiren Batı’dan gelen bir istila ile karşılaşılmış ve Türkiye’deki zanaatkârlar tezgâhlarından kopmaya başlamıştır. Önceleri zengin kesimlerin tercihi olan İngiliz pamukluları, Fransız yünlüleri zamanla fiyatların daha da düşmesi sonucunda Osmanlı’nın diğer bölgelerinde de yayılmıştır.
Tekstil Nedir? Tekstilin Tarihçesi, Türkiye'de Tekstil Resim 6 |
Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde kalan, büyük şehirlerde 19. Yüzyıldan itibaren tekstil imalatı büyük oranda çökmüş, yalnızca yerel ihtiyaçları karşılayan küçük tezgâhlar kalmıştır. Bu dönemde, devlet tarafından kurulan Beykoz’daki Çuha Fabrikası (1805), Haliç’teki Feshane (1826) ve Bakırköy’deki Basmahane ise yalnızca ordunun ihtiyaçlarını karşılamaya dönük üretim yapmıştır. Devletin dışında kurulan az sayıdaki özel imalathane ve fabrikalar ise genellikle iflas etmiş, bunlardan ancak birkaç Cumhuriyet döneminde de varlığını sürdürmüştür.
Tekstil sektörünün bu dönemde ayakta tutan, başta pamuk olmak üzere tekstil hammaddelerinin üretimi ve işlenmesidir. Bu nedenle, Tarsus ve Adana kısa sürede iplik eğirme başta olmak üzere tekstil hammaddesi üretimiyle gelişen şehirlerarasına girmiştir.Cumhuriyet sonrasında, devlet eliyle kurulan fabrikaların sayısı artmaya başlamıştır. Sümerbank’ın kuruluşuyla birlikte tekstil sektörünün bir sanayi olarak gelişimi sağlanmıştır. Sanayi Teşvik Kanunu ile sağlanan olanakla, yeni tekstil fabrikaları, atölyeleri açılmıştır. 1930’lara gelirken, ekonomideki toplam üretim tesisleri arasında tekstil yüzde 23’lük bir paya ulaşmıştır.
1929 Büyük Bunalımı, tüm ekonomiyi olduğu kadar tekstil sektörünü de ağır biçimde etkilemiştir. İhracatımız yüzde 60, ithalatımız ise yüzde 30 dolayında azalmıştır.
Devlet kuruluşları (Sümerbank) 1950’li yıllara kadar, tekstilde hem üretim kapasitesi, hem istihdam gücü ve üretim değeri bakımından en önemli güç olmuştur. Özel sektör 1960 yılların ortalarından itibaren, sağlanan teşvik ve desteklerle hızla gelişmiştir. 1950 yılında özel sektöre ait 441 büyük işletmede yaklaşık 32 bin kişi çalışırken, 10 yıl sonra işletme sayısı bini aşmış, çalışan işçi sayısı ise yaklaşık 74 bine ulaşmıştır.Tekstil Nedir? Tekstilin Tarihçesi, Türkiye'de Tekstil Resim 8 |
Tekstil Nedir? Tekstilin Tarihçesi, Türkiye'de Tekstil Resim 9 |
1970’li yıllar boyunca yüksek gümrük duvarlarıyla korunan iç piyasa, hemen her sanayi sektörü gibi tekstil sektörünün de gelişmesine katkı vermiştir. 1980’lere gelindiğinde imalat sanayinde çalışanların yüzde 29’u tekstil sektöründe yer almıştır.
1980’lerle birlikte başlayan ihracata dönük sanayileşme politikası, özellikle tekstil sektörünün canlanmasını sağlamıştır. 1990’larda sektöre sağlanan teşviklerle bilinen tekstil merkezlerinin dışında da birçok kentte yeni tesisler açılmış, üretim kapasitesi ve istihdam gücü armış, 1990’ların sonunda imalat sanayi içindeki tekstil imalatı oranı yüzde 45 çıkmıştır.Tekstil Nedir? Tekstilin Tarihçesi, Türkiye'de Tekstil Resim 10 |
Tekstil ve ham maddeleri sektörü 2017 ihracat rekorları kırdığımız bir yıl oldu. Yıl sonu itibarıyla ülkemizde 10 milyar dolar değerinde tekstil ihracatı gerçekleştirildi.
Bir sonraki yazımda görüşmek üzere.
Yorumlar
Yorum Gönder