Sizler ile bir kaç bölüm halinde
paylaşacağım, Erciyes zirve tırmanışımızın kalbimde her zaman ayrı ve özel bir
yeri olmuştur. Gerek Erciyes'in muhteşem bir dağ olması gerekse tırmanış
öncesinde tanıştığım ve hala görüştüğüm Kayserili dostlarım sebebi ile her
zaman hatırladığım ve unutamadığım bir dağ olmuştur Erciyes dağı.
Erciyes |
Dağcılık ile tanışmam, doğa yürüyüşleri ile başlayıp devamında dağların ve zirvelerin büyüsüne kapılıp zirve tırmanışlarına yönelmem, bir yakınımın yapmış olduğu Uludağ göller bölgesi yürüyüşünü bana anlatması ile 2013 yılının Temmuz ayında olmuştu.
Uludağ’ın 2543 metre rakımlı zirvesi, zirvenin hemen altındaki göller bölgesi ve tüm bu güzelliklere ulaşabilmek için sırt hattından yapılacak uzun dağ yürüyüşü!
Uludağ Zirve |
O kadar çok ilgimi çekmiş, bende
o kadar çok merak uyandırmıştı ki bir an önce bende çıkmalıydım. Evet, tüm hissettiğim
aynen bu idi.
O heyecan ve sabırsızlık ile
vakit kaybetmeden hemen araştırmaya başlamıştım. O ana kadar kafamdaki Uludağ
algısı, oteller bölgesi, kışın karda sucuk ekmek, kayanları seyretmek ve her
sene Şubat ayında çalıştığım kurumun düzenlemiş olduğu yıl sonu toplantısı ve
yemeği için 1 gece konakladığımız rutin etkinlikten ibaretti.
İnternette arama motorunda
yaptığım Uludağ zirve, göller bölgesi aramalarım sonucunda daha önce ilgi
alanıma girmediği için haberdar olmadığım, Bursa’da faaliyet gösteren dağcılık
kulüplerinin varlığından haberim oldu. Buradan sonrası başka bir yazının konusu
olsun. Ama tüm bu araştırmalarım sonunda bir dağcılık kulübü ile 2013 Ağustos
ayında önce Uludağ göller bölgesi devamın dada Uludağ zirve yaparak dağcılığa
ilk adımımı atmış oldum.
Uludağ Göller Bölgesi |
Birbirini kovalayan aylar boyunca pek
çok doğa yürüyüşü ve farklı rotalardan Uludağ zirve yürüyüşleri yaptık. Sırasıyla
2014 yılı Mart ayında Çanakkale Kaz Dağı'nın en
yüksek tepesi olan 1774 metre rakımlı olan Karataş tepesi tırmanışı, 2014 yılı
Mayıs ayı sonunda Konya Ereğli 3430 metre rakımlı Aydos dağı zirve tırmanışı
olmak üzere farklı şehirlerde zirve tırmanışları yaptım.
Konya Ereğli Aydos Zirve |
1774 metre rakımı ile hafife
aldığım ama neredeyse deniz seviyesinden başlayarak hep dik çıktığımız,
tırmanış boyunca 4 mevsimi de yaşadığımız Kaz dağları tırmanışı ile ilk defa
3000 metre rakım üzerine çıktığım Aydos dağı zirve tırmanışımda başka yazılarımın
konusu olsunlar.
Çanakkale Kaz Dağları Zirveye Doğru |
Aynı yılın Eylül
ayında aldığımız bir tırmanış daveti uyarınca yeni bir dağ yeni bir şehir için
tekrar yollara düştük.
Sivas Gürlevik Zirve Tırmanışından |
Sivas Valiliği’nin koordinasyonunda, TDF (Türkiye
Dağcılık Federasyonu), Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü, Dağcılık İl
Temsilciliği ve SİVDAK ( Sivas Doğa Sporları ve Arama Kurtarma Kulübü) ile
birlikte düzenlenen 2700 metre rakımlı Gürlevik dağı tırmanışı için 6-7 Eylül
2014 tarihinde Sivas’a gidecektik.
Sivas Gürlevik Dağı |
Yolculuk
esnasında, tırmanış için birlikte yola çıktığımız arkadaşlarımızdan birinden
gelen “dönüşte Erciyes’e de çıkalım mı? “ önerisi beni müthiş
heyecanlandırmıştı. Neden olmasın ki? Gidiş geliş 1666 kilometre yol
yapacaktık. Üstelik bu yolculuğu Erciyes zirve tırmanışı ile taçlandıracaktık.
Erciyes! Erciyes Dağı, Kayseri'nin
25 km güneybatısındaki ovaların yanından birdenbire yükselen heybetli,
büyük kütleli sönmüş bir volkanik dağ, 3.916 metreye ulaşan zirvesi ile
Türkiye’nin beşinci en yüksek Anadolu’nun da en yüksek dağıdır. Torosların kuzeydoğu
uzantısı olan Aladağların en yüksek noktası. Tüm bunlar beni fazlası ile
heyecanlandırmaya yetmişti.
Fakat
ummadık bir şekilde rahatsızlanmam, devamında yaşadığım ishal rahatsızlığı
sebebi ile çok sıvı kaybetmiş olmam beni bayağı bir halsiz ve güçsüz
bırakmıştı. Bu rahatsızlık ve yorgunlukla tamamladığım Sivas Gürlevik zirvede
beni ciddi bir şekilde yormuştu. Bu halde Erciyes gibi bir dağa çıkabilmem çok
mümkün gözükmüyordu. Acaba zirve tırmanışı öncesi çadır kurarak geceyi
geçirdiğimiz Aktaş köyü civarındaki kamp alanında içtiğimiz dağ suyunun bunda
bir etkisi olabilir miydi? Bu da yine başka bir yazımın konusu olsun.
Sivas Gürlevik Zirve |
Kısa bir süre önce başlamış olduğum dağcılıkla ilgili öğrendiğim en
önemli kurallardan birinin, kesinlikle dağları hafife almamak gerektiğiydi.
Sağlığınız kesinlikle yerinde olmalı, gerekli teknik malzeme ve donanımınız
eksiksiz olmalıydı. Pek çok dağ kazası, ölüm ve yaralanmalar maalesef bu
kuralların hiçe sayılmasından gerçekleşiyor. Dağlar her zaman yerinde bekliyor.
Ne zaman döneceğinizi kesinlikle bilmeniz gerekiyor. Bende burada kendimce en
doğru kararı vererek Bursa’ya dönmüştüm.
Bursa’ya dönüşümden itibaren artık içimde bir Erciyes ateşi yanıp
tutuşmaya başlamıştı. İlk fırsat da tekrar geri dönecektim. O zamana kadar internet
de ne kadar Erciyes yaz, kış tırmanış raporu varsa okudum. Sırt hattından,
şeytan boğazından, Nesrin Topkapı rotasından, kafamda Erciyes’e defalarca inip
çıktım. Neredeyse tüm bu rotaları hayali bir biçimde ezberlemiştim.
Bu rotalar ile ilgili daha detaylı bilgiyi ve 19 Ekim 2014
tarihinde yoğun kar yağışı ve tipi altında -20 derecede,12 saat süren Erciyes
zirve tırmanışımızı, yazımın 2.bölümünde sizler ile paylaşacağım.
Yorumlar
Yorum Gönder