Aras Şelalesi Doğa Yürüyüşü


Merhaba sevgili Hakkı Şenkeser "Benim Dikey Dünyam" okurları. Bu yazımda sizlere, Uludağ’ın eteklerinde ki Soğukpınar köyü sınırları içerisinde bulunan Ketenli yaylasına yaptığımız. Buradan da kayalıklar içinden doğup yaklaşık 15 metre yükseklikten dökülerek Uludağ’ın kar sularını Aras deresi ile vadi içerisinden taşıyarak, Nilüfer deresini oluşturan Aras şelalesine yaptığımız. Dönüşünü de Bağlı Köyünde bitirdiğimiz doğa yürüyüşünü anlatmak istiyorum.



Etkinlik sabahı erken kalkarak hafif bir kahvaltı yaptıktan sonra sırt çantamı da alarak evden çıktım. Hareket saati ve yeri saat 08.15 Kent Meydanı olarak duyurulmuştu. Buluşma noktasına geldiğimde aynı zamanda Adım Adım Bursa grubundan da arkadaşım olan Ömer Yavuz’u görmek güzel bir sürpriz olmuştu. Bir gün önce Botanik Park da birlikte sabah koşusu yapmıştık ama bugün yapacağımız yürüyüş ile ilgili aramızda herhangi bir konuşma geçmemişti.

Aracımızın gelmesi ile saat 08.30 gibi Bursa Keles yolu istikametinden Soğukpınar köyüne doğru hareket ettik. Planlı güzergâhımıza göre Soğukpınar köyüne girilmeyecek, köyün dışından orman içindeki patika yol takip edilerek Ketenli yaylasına ulaşılacaktı.

Yaklaşık 1 saat kadar süren araç yolculuğu sonrasında, yürüyüşün başlayacağı noktaya varmamız ile topluca araç dan indik. Koza Dağcılık Derneğinden, ayrıca etkinlik sorumlusu da olan Ayhan Kazancı Beyin yürüyüş, parkur bilgisi ve mola verilecek noktalar hakkında yaptığı kısa bir bilgilendirme sonrasında yürüyüş düzeni alınarak yola çıkıldı.



Yukarıda yürüyüş düzeni yazdım. Peki, nedir bu yürüyüş düzeni? Doğa yürüyüşü yapanlar bilirler. Doğada ya da dağlarda yürümek şehirde gezinti yapmaya benzemez. Tek sıra halinde rehberin önüne geçmeden, artçının da arkasında kalmadan. Çevreye ve doğal bitki örtüsüne zarar vermeden. Doğada sadece ayak izinizi bırakarak yürümeniz gerekir. Daha sonra yazacağım yazılarda; Doğa yürüyüşü nedir? Başlığı ile detaylı bir şekilde bu konuyu yazmayı düşünüyorum.




Çift tarafı ormanlık, toprak araç yolunu takip ederek yaptığımız yürüyüş muhteşem Uludağ manzarası ile havanın yağsam mı, yağmasam mı kararsızlığı içinde ama yürüyüş için oldukça iyi sayılabilecek hafif serinlikte yer yer ince ince yağmur damlaları altında Ketenli yaylasına kadar 1,5 saat sürdü. Tahminen yaylaya kadar 7 kilometre yürümüşüzdür.

Yol boyunca, bazı ağaç dallarına asılmış olarak, konik şeklinde birbirine geçmeli 3 parçadan oluşan, siyah renkli yemlikler göreceksiniz. Bunlar, Orman ve Su İşleri Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğünün ormanlara zarar veren böceklere karşı ağaçlara asarak biyolojik mücadele yaptığı feromon tuzakları. Feromon tuzak preparatları, böceklerin nesillerin devamı için eşlerini bulmak maksadıyla salgılamış oldukları kokuların analizi yapılarak laboratuar ortamında sentetik veya doğal yollardan elde ediliyor. 

Tuzakların içerisine yerleştirilen bu preparatlar ormanlardaki ağaçlara 10-15 metre mesafe aralıklar ile asılıyor. Feromon emdirilmiş kapsüller karşı cinsin salgıladığı kokuyu yayarak böcekleri tuzaklara çekiyor. Tuzaklar, kapsüle gelen böceklerin yakalanmasını sağlıyor. Kapsülden çıkamayan böcekler bir süre sonra kendiliğinden ölüyor. Böceklerin ormanlara verdiği zararın, diğer canlılar ve orman yangınlarının meydana getirdiği zararlardan bile daha fazla olduğunu düşünürsek bu tuzaklara kesinlikle zarar vermemeliyiz.




Ketenli yaylası çevresi karaçam ve meşe ormanları ile kaplı, özellikle kampçıların ve fotoğrafçıların sık uğrak yeri olan bir bölge. Zamanında muhtemelen keten ekimi yapıldığı için yaylaya bu isim verilmiş. Bu konuda çok detaylı bir bilgiye ulaşamasam da baktığım kaynaklarda, özellikle Bursa’nın tarımsal geçmişinde, keten tarımından bahsedildiğini ve kumaş dokumacılığında ketenin sık kullanıldığı okudum.




Yaylaya vardığımızda etkinlik sorumlumuz Ayhan Kazancı, kısa bir süre burada mola vereceğimizi, Aras şelalesine ulaşmak için nispeten daha zor dik patikadan ilerleyeceğimiz için şelaleye gelmek istemeyenlerin grubu burada bekleyebileceğini söyledi. Öğle yemeği de Aras şelalesi dönüşü yine burada Ketenli yaylasında yenilecekti.

Yaklaşık yarım saatlik bir moladan sonra grup eksiksiz olarak Aras şelalesine doğru yürüyüşe geçti. Kuzeye, Uludağ’ın karlı yamaçlarını karşınıza alarak patika üzerinde kısa bir süre ilerledikten sonra asıl rotaya giriyorsunuz.




Aras şelalesine ulaşmak için orman içinden oldukça dik bir patikadan zorlu bir yürüyüş yapmanız gerekiyor. Yol boyunca manzara muhteşem. Uludağ’ın kendine has endemik bitki örtüsü, çam, kayın ve kestane ağaçları arasından ilerliyorsunuz. Bitki örtüsü patika yol boyunca o kadar sık ki yer yer Uludağ’ı gözden kaybediyorsunuz. Dik patika boyunca yol bazı yerlerde çatallanıyor. Acaba buradan mı yoksa diğerinden mi diye endişe etmenize gerek yok. Çünkü yol boyunca kayalıklar üzerinde doğru yolda olduğunuzu gösteren kırmızı beyaz boya ile işaretlemeler yapılmış.


Nihayetinde yaklaşık 1 saatlik sıkı bir yürüyüş sonrası önce açık alanda tekrar Uludağ’ı sonra güçlü akan Aras deresinin sesini duyuyorsunuz. Ormanlık alanın bitiminde kısa bir süre sık çalıların arasından yürüdükten sonra patikanın bitiminde açık alanda kayalıklar üzerinde oturarak kısa bir mola verdik. Bulunduğumuz yerin hemen altında Aras deresi gürül gürül akıyor. Aras şelalesi tam karşımızda fakat daha şelaleye kadar bu sefer kayalıkların üzerinde ilerleyerek aşmamız gereken yaklaşık 1 kilometre daha yolumuz var.



Bu kadar mola yeter diyerek tekrar sırt çantamı yükleniyor ve önce dere yatağına doğru iniyorum. Buradan sonra dereyi sağıma alarak kayalık zeminde dikkatli bir şekilde Aras şelalesine doğru çıkmaya devam ettim. Çevremiz Mayıs ayında olmamıza rağmen buzullar ile çevrili. Dere bu buzulların altından kendine yol açarak akmaya devam ediyor. Yaklaşık 1700 metre rakımdaki şelaleye ilerler iken Uludağ’ın gölgesi altında kalıyorsunuz. Karlı yamaçları yalayarak esen rüzgâr eşliğinde son bir gayretle şelalenin altına ulaşıyorum.
Aras şelalesi, Uludağ’ın eteklerinden, 1700 metre rakımda kayalıklar içinden doğup, yaklaşık 15 metre yükseklikten dökülerek Uludağ’ın kar sularını Aras deresi ile vadi içerisinden taşıyarak Nilüfer deresini oluşturan bir şelale.




Bu sene Uludağ’a önceki senelere nazaran daha çok kar yağdığından, önceki yazılarımda bahsetmiştim. Bu sebeple Aras şelalesinden akan suyun debisi oldukça yüksekti. Bir süre bu doyumsuz manzaranın tadını çıkarıp bol bol da fotoğraf çektikten sonra rehberimizin, “ Dönüyoruz arkadaşlar. Diye seslenmesi ardından dönüş yoluna koyulduk.


Bursa’nın su kaynağından su içmeden dönmek olmazdı herhalde. Bende gürül gürül akan Aras şelalesinin buz gibi suyundan, kaynağından içerek boş şişelerimi doldurarak guruba yetiştim. Ağır ağır çıktığımız dik ve zorlu patikayı bu sefer ters istikamette hızlıca inerek tekrar Ketenli yaylasına döndük.


Yaylada verdiğimiz 1,5 saatlik öğle yemeği molası sonrasında grubumuz, bizi Bursa’ya geri götürecek aracımızın bulunduğu Bağlı köyüne doğru tekrar yürüyüşe geçti.
Orman içinden, yine toprak yolu takip ederek 2 saatlik bir yürüyüş sonrasında Bağlı köyünde yürüyüşümüz sona erdi.




Bu keyifli doğa yürüyüşü vesilesi ile bizleri misafir edip rehberlik yapan Koza Dağcılık, Kültür Sanat ve Spor Kulübü Derneğine ve Etkinlik sorumlumuz Ayhan Kazancı Beye tekrar teşekkür ederim.

Bir sonraki yazımda görüşmek üzere. Hoşça kalın.


Yorumlar