Yalın Üretim ve Dijitalleşme İki Yol Arkadaşı mıdır?

Merhaba Hakkı Şenkeser "Benim Dikey Dünyam" okurları. Profesyonel iş kariyerim boyunca yalın üretim felsefesi ile birlikte yan yana yürüdüm desem yanlış olmaz. Dolayısıyla yazımın başlığına da konu olan, yalın üretim ve dijitalleşme ikilisinin uyumlu bir şekilde çalıştığı profesyonel yapılar içerisinde çalışma imkanı buldum. Bu iki anlayış ile henüz tam anlamıyla yollarının kesişmediği pek çok işletmeyi de yukarıda bahsettiğim profesyonel yapının dışına çıktığımda gördüm. 

Hali hazırda yalın üretim anlayışına paralel bir şekilde dijitalleşme entegrasyonu sürecini de yönetiyor olmam uzun mesleki kariyerimde farklı ama müthiş bir deneyim oluyor. Bu sürece ben; "Dijital Dönüşüm Danışmanlığı" diyorum.




Konumuza dönelim. Yalın üretim ve dijitalleşme iki yol arkadaşı mıdır?

Bu soruya günümüzde vereceğimiz cevap artık evet olmalıdır. Her ne kadar başlangıç noktaları, ortaya çıkışları, gelişimleri arasında zaman farkları olsa da günümüzde hem yalın üretim hem de dijitalleşme süreçleri birbirine hiç bu kadar ihtiyaç duymamışlardı.

Öncelikle yalın üretim ve dijitalleşmenin birlikte sorunsuzca çalışabilmesi için bir ön koşul vardır. Bu koşul, her iki süreci yakından tanıyıp, anlamak ve uygulamak ile ilgilidir. Eğer kavramlar birbiriyle karıştırılırsa bu ikilinin birlikte çalıştırılmaya çalıştığı süreçte başarısızlık kaçınılmazdır.

Bir Tibet atasözü der ki; “Eğer bir sorun çözülebiliyorsa kaygılanmanın faydası yoktur. Eğer çözülemiyorsa kaygılanmak yarar sağlamaz.” 



Dolayısıyla başarısızlık ya da başarısızlığa sebebiyet verecek bir sorun durumunda bazen gerekli olan sadece farklı bir bakış açısıdır. O zaman hadi yalın üretim ve dijitalleşmeye farklı bir bakış açısıyla bakıp anlamaya çalışalım.

Öncelikle yalın üretim bir felsefedir. Kendisine sürekli iyileştirmeyi ve her türlü israfı ortadan kaldırmayı amaç edinmiştir. Dijitalleşme ise bir sürecin çıktısı. Sürecin kendisidir. Endüstri 1.0 ile başlayan günümüzde artık endüstri 5.0’ı konuştuğumuz sanayi devrimi sürecinin geldiği noktayı ifade eder.

Özetle, yalın üretim bir felsefedir. Dijitalleşme ise devam eden bir sürecin gelişmeye devam eden sonucudur.

Hadi biraz daha açalım. Yalın üretimin tarihçesi, 1950’ler de Japon Toyoda ailesinden Taiichi Ohno ve Eiji Toyoda’nın birlikte yaptıkları Amerika seyahatine dayanır. İkili, Ford otomotiv firmasına yaptıkları ziyarette dönemin kitle üretim sistemini incelemiş ve sistemin kendi içerisinde pek çok israf içermesi sebebiyle bu üretim sistemi ve anlayışının Toyota otomobil fabrikası için uygun olmadığına karar vermeleri ve israfı ortadan kaldıran bir anlayışı benimseyerek üretim sistemleri çerisinde; “5S, Kaizen, Poka Yoke, Jidoka, TPM, SMED, Hoshin Kanri” gibi araçları kullanarak yalın üretimin artık sadece Toyota otomobil fabrikası için değil, artık günümüzde tüm sektörlerde kullanılan bir üretim felsefesi haline gelmesini sağlamışlardır.


Yalın üretim felsefesi günümüzde sektör seçmeksizin tüm araçları ile uygulanabilmekte ve yukarıda da belirttiğimiz gibi kendisine sürekli iyileştirmeyi hedef edinmiştir.

Dijitalleşmenin ise halen devam eden bir sürecin çıktısı olduğundan bahsetmiştim. İlk sanayi devrimi olan endüstri 1.0 mekanik üretim dönemidir. 18. Yüzyılda buhar motorunu geliştiren Watt sanayi 1.0 devrimini başlatmıştır. 2.sanayi devrimi elektriğin buhar ve su teknolojisinin yerini aldığı sanayi dönemidir. 3.sanayi devrimi olan endüstri 3.0 da artık elektronik ve bilgi teknolojileri daha kapsamlı bir şekilde uygulanmaya başlamıştır. 4.sanayi devrimi olan endüstri 4.0 fiziksel ve sanal ağ dünyasının birleştiği bir dönemdir. Yani artık dijitalleşmeden bahsettiğimiz dönemdir.



Artık yalın üretime ve dijitalleşmeye farklı bir bakış açısıyla baktıktan sonra, neden artık bu ikili birlikte çalışmalı sorusunun cevabını verelim.

Yukarıda endüstri 4.0 devriminin fiziksel dünya ile sanal ağ dünyasının birleştiği bir dönem olduğundan bahsetmiştik. Bu dönemde üretim süreçleri hiç olmadığı kadar sayısallaşmaya yani dijitalleşmeye başladı. Dolayısıyla artık üretim sistemlerini, buna yalın üretim sistemleri de dahil bilgi ve iletişim teknolojilerine dayalı modüller ile entegre bir şekilde çalışır hale getirmek kaçınılmaz oldu.



Dolayısıyla verimlilik artışının odağına artık dijital teknolojiler yerleşmeye başladı. Bu sebeple yalın üretim ve dijitalleşme gerçekten de artık bir yol arkadaşıdır ve günümüzde birbirinden ayrı düşünüyor olmak sürecin aksamasına, tıkanmasına ve israfların artmasına sebep verecektir. Bu da yalın üretim felsefesinin 5 ilkesinden biri olan DEĞER’i satın alacak müşteriyi hiç memnun etmeyecek ve müşteri kendisine yeni DEĞER alternatifleri aramaya başlayacaktır. Söz konusu kişi, kurum vs. için bu kaçınılmaz bir şekilde başarısızlık sonucu da iflas olacaktır.

Hadi gelin yalın üretim ve dijitalleşmenin uyum içerisinde çalıştığı bir üretim modelini birlikte düşünelim. Yalın üretim felsefesinin 5 temel prensibe dayandığını daha önce söylemiştik. Değer, Değer Akışı, Sürekli Akış, Çekme ve Mükemmellik. Bu prensipler ışığında süreç içerisinde ki israflara odaklanılarak süreçler içerisinde ki iş yapış biçimlerinde küçük adımlar ile ama sürekli iyileştirmeler hedeflenir. Üretim süreçleri çok daha yalın hale gelir.



 Organizasyonun her aşamasında verimlilik artışı kaçınılmazdır. Süreç içerisinde, dijitalleşme yani dijital entegrasyon ile üretim, bilgi ve iletişim teknolojileri birbirine entegrasyonu sağlanır. Ortaya çıkan yapı, veriyi ön plana çıkararak, gerçek zamanlı izleme, analiz etme ve raporlama imkânı sunar. Dolayısıyla herhangi bir olumsuz senaryoda, sürece daha hızlı müdahale etme ve israfın etkilerini, henüz işin başında, kalıcı hasarlar bırakmadan ortadan kaldırmak mümkün olacaktır.

Dolayısıyla tüm bu çalışmaların odağında kesinlikle müşteri olmalıdır. Hedef müşterinin hayatını kolaylaştıracak, istek ve beklentilerini karşılayacak ürün üretmek olmalıdır. Yalın üretim ve dijitalleşmenin birlikte çalıştığı süreçte, veriye ulaşmak, veriyi okumak yani analiz etmek ve ortaya çıkan sonucu bilgi ve teknolojiye çevirerek süreçte ekonomik olarak kazanç elde etmek vardır. Bu kazanç 3 taraflı bir kazançtır. (Çalışan, kurum ve müşteri) yani kazan kazandır.

Bir sonra ki yazımda görüşmek üzere hoşça kalın.

Hakkı Şenkeser

 

Yorumlar