Merhaba Arkadaşlar,
Daha önce, "Yeni Bir Çağın Ayak Sesleri" ve "Dahice Bir Olay Uzay Madenciliği" başlıklı yazıları ile Benim Dikey Dünyam başlıklı bloğum da misafir yazar olarak yazılarını paylaştığımız İrem Güner arkadaşımız, "Hız ve Gelecek, Gelecek Hız İle Gelecek" başlıklı yeni yazısıyla tekrar bloğumuza konuk oluyor.
Teknoloji yüklü yazısını keyifle okudum. Sizlerin de beğeneceğinizi düşünerek müsaadenizle sözü yazarımıza bırakıyorum.
Keyifli Okumalar.
Hakkı Şenkeser.
Hız ve Gelecek, Gelecek Hız İle Gelecek
Yayınlanma Tarihi: 15 Aralık 2018
İrem Güner
Daha önce, "Yeni Bir Çağın Ayak Sesleri" ve "Dahice Bir Olay Uzay Madenciliği" başlıklı yazıları ile Benim Dikey Dünyam başlıklı bloğum da misafir yazar olarak yazılarını paylaştığımız İrem Güner arkadaşımız, "Hız ve Gelecek, Gelecek Hız İle Gelecek" başlıklı yeni yazısıyla tekrar bloğumuza konuk oluyor.
Teknoloji yüklü yazısını keyifle okudum. Sizlerin de beğeneceğinizi düşünerek müsaadenizle sözü yazarımıza bırakıyorum.
Keyifli Okumalar.
Hakkı Şenkeser.
Hız ve Gelecek, Gelecek Hız İle Gelecek
Yayınlanma Tarihi: 15 Aralık 2018
İrem Güner
Geleceğe dönüş filmleriyle büyüdük hepimiz. Zaman makinası hayaliyle hala birçok insan değişik iddialarda bulunuyor. 2200 yılından geldiğini ve insanlığı uyarması gerektiğini söyleyenler var sosyal medyada. Terminatör filmlerinde de öyle değil mi zaten?
Tüm insanlık bunun üzerine yıllardır kafa yoruyor, çalışıyor. Zamanda yolculuk! Geçmiş merakından çok, geleceğe daha bir heyecanla bakıyoruz. Uçan arabalar, hologramik hayat, robot doktorlar, uzun ömürler ve nicesi… Peki, zamanda yolculuk için Stephen Hawking ne demiş?
“Geçmişe dönmek mümkün değil ama geleceğe yolculuk sandığınızdan daha basit: Tek yapmamız gereken şey hızlanmak! Dünya’nın etrafında ışık hızının %99’u hızda dönebilen bir tren inşa edebilirsek, bu trende tek bir gün Dünya zamanında bir yıla tekabül edecek ve geleceğe savrulacağız” demiş.
Acaba günümüzün hızlı trenleri bu işlevi yerine getirebilecek mi derseniz şu anda tabi ki mümkün değil ama sınırları zorlayan bir tren var;
MAGLEV TRENİ!
“MAGLEV” sözcüğü İngilizce “magnetic levitation” sözcüklerinin kısaltılmasıyla elde edilmiş. Manyetik olarak havada tutma, yükseltme anlamına geliyor. Gerçekten de havada gidiyor! Dünya’nın en hızlı treni Maglev; 2004 yılında ticari olarak ilk kez Çin-Şangay’da açıldı. 30 km'lik bir güzergâhta çalışan tren, bu mesafesi 7 dakika da alabiliyor. Birçok ülke bu tren üzerinde denemelerine devam ediyor; Almanya, Japonya, Amerika, Güney Kore vb.
Japonya’da 2015 yılında Central Japan Railway adlı şirketin yaptığı deneyde, Maglev treni saatte 590 km'lik hıza çıkmış. Bu denemeyle şirket, dünya rekorunu kırmış bulunuyor.
Hızlı trenlerle ilgili çalışmaların aslında bir geçmişi var ve 1960’lı yıllara kadar uzanıyor. James Powell bu fikri ilk kez, trafikte beklediği bir gün, geleneksel trenden, arabalardan daha iyi bir ulaşım aracı olması gerektiğini ve süper iletken mıknatıslar sayesinde treni havaya kaldırabileceğini hayal etmiş. Hayal varsa gerçekleştirmek kalıyor geriye ve çalışmak tabi! Hayalle çıkılan yolun nerelere vardığını görüyoruz.
Çalışma şekli için ise; açıklamalar mevcut. Kullanılan mıknatısların süper iletken olması ve -267 C° ‘ye kadar soğutulmaları şart. Normal mıknatıslardan 10 kat daha fazla manyetik alan oluşturuyor ve treni havaya kaldırıyor. Bu sırada raylara önemli görevler düşüyor; treni 12,7 cm yukarda tutacak manyetik alan oluşturması, trenin dengede kalması ve yere yaklaştığında ve ya merkezden uzaklaştığında rayda kalmasını sağlaması gerekiyor.
Bu sayede yerden yukarda, uçarmışçasına yolculuk yapılabiliyor. Yolcular, trenin hızını ve çekim kuvvetini hissetmeden konforlu ulaşım sağlıyorlar. Unutmadan, şoförsüz araçlara hayranlığımız var malum, Maglev Treni de sürücüsüz bir tren! Ayrıca bence en önemlisi trenlerin hepsi aynı hızda hareket ettiği için birbirileriyle çarpışma riskleri de yok!
Treni dışardan izleyenler için ise; ne olduğunu anlayamadıkları bir şey hızlıca süzülüp gidiyor!
Şimdilik bu gelişmeler yolculuk sürelerini kısaltmak için var ama bu çalışmaların altında acaba geleceğe ulaşma çabası var mı?
Ayrıca bir gün trende, bu denli hızla giderken geleceğe savrulmayacağımızı kim garanti edebilir ki?
Yorumlar
Yorum Gönder