Merhaba çok değerli HakkıŞenkeser “Benim Dikey Dünyam” okurları. Yalın Üretim süreçleri ile ilgili artık günümüzde işletmeler çok daha fazla gayret içerisindeler. Çünkü pazarda ki rekabet ile birlikte artan enerji ve hammadde maliyetleri artık hiç olmadığı kadar kurumların üzerinde baskı oluşturmaya başladı.
Kurumlar da aynı biz insanlar gibi yaşayan varlıklardır ve en temel iç güdüleri yaşamak yani ayakta kalmaktır. Dolayısıyla üretim yaparken karlılıklarını da devam ettirmelidirler. Bunun yolu da artık süreç verimliliklerini arttırmaktan ve kurum içerisinde ki israfları ortadan kaldırmaktan geçmektedir.
İsraf deyince pek çok
kişinin aklına, akan musluklar, söndürülmeyen, gereksiz yanan ampuller ve gereksiz
yere çıktı alınarak ortaya çıkan kâğıt israfları gelebilir. Evet bunlar
israftır ama kurumlar için daha önemli ve büyük israflar üretimde olan süreç
israflarıdır. İşin korkutucu tarafı da buradadır. Çünkü süreç israfları pek çok
işletme tarafından kabullenilmiş olup düzeltmek ve ortadan kaldırmak noktasında
bir şey yapılmadığı gibi, “bu bizim gerçeğimiz” denilerek bir teslimiyet duruşu
da sergilenmektedir.
Biz
yalın üretimde israfın tanımı şu şekilde yaparız. İsraf, müşterinin
gözünde ürüne ya da hizmete değer katmayan tüm adımlardır. Hatta çok daha
anlaşılır bir şekilde müşterinin para ödemediği her ayrıntı, israftır ve yok
edilmelidir. Çünkü yalın üretim, müşteri odaklı düşünmeyi ve bunu sistemin
geneline yaymayı amaçlar. Buradan hareketle, müşteri memnuniyeti her türlü hem
kalite hem servis hem de maliyet açısından karşılanmalıdır.
Peki, israflar nasıl
ortadan kalkacak, süreçler nasıl çok daha verimli hale gelecek. Bunun yolunun
yalın üretim modelinden geçtiğini artık hepimiz biliyoruz. Bunun için de yalın üretim içerisinde ki pek çok aracı süreçlerimizde uygulamaya alıyoruz. İşte bu
araçlardan birisi hatta en önemlilerinden birisi de Kaizen yani sürekli iyileştirme
sürecidir. Kaizen küçük ama sürekli adımlarla mevcut durumun iyileştirilmesini
ve performansın arttırılmasını hedefler.
Ama bazen süreçler
gereğinden fazla zorludur ve Kaizen böyle durumlarda tek başına çözüm
olamayabilir. İşte böyle zorlu bir süreç ya da süreçler ile karşılaşıldığında
yeni stratejilere ihtiyacınız olur.
Toyota CEO’su Katsuaki Watanabe’ye
kulak verelim. Watanabe şöyle ifade ediyor: “Günümüz iş dünyasında, değişimler
Kaizen’le yapılabilir, ancak bazı durumlarda bu değişimler Kakushin de
gerektirir. Değişim hızı çok yavaş olduğunda, şiddetli ve köklü değişimlere
başvurmaktan başka çaremiz yoktur, yani Kaikaku’ya.”
Watanabe’nin burada işaret
ettiği, Yalın Üretimde 3K metoduna yani Kaizen, Kaikaku, Kakushin’e kısaca bir
göz gezdirelim.
Kaizen, küçük adımlarla sürekli değişim ve gelişim demektir. Şirkette en üstten
en alta, herkesin katılımcı olduğu bir süreç geliştirme tekniği olarak
düşünülebilir. İyileştirme önerileri bir stajyerden de gelebilir, genel
müdürden de. Bu bakımdan ikisi de aynı değeri görür. Organizasyonun hedefi
üretim süreçlerini daha verimli hale getirmek ve maliyetleri kısmaktır. Böylece
rekabet avantajı sağlanır. Kaizen’in gerektirdiği değişimlerin,
Kaikaku’dakinden farkı, daha küçük ölçekli, günlük, düzenli aktiviteler
olmasıdır. Örneğin otomotiv sektöründe üretimi hızlandırmak amacıyla uygulanan
5S tekniği bir Kaizen uygulaması olarak örnek gösterilebilir.
Kaikaku
Toyota, Kaizen’i
uygularken bir yandan da nasıl daha büyük değişimler gerçekleştirebileceğini
sorgularken Kaikaku ortaya çıkmıştır. Kaikaku, “radikal değişimler, büyük
gelişmeler” anlamına gelmektedir. Bu teknikle, şirketlerin mevcut üretim
sistemlerinde derinlemesine değişimler yaparak şirket kültüründe ve çalışma
alışkanlıklarında daha derin reformlarla ilerlenmesi sağlanır. Kaikaku ile
hedeflenen üretim maliyetini düşürmek ve kaliteyi artırmaktır.
“Kaikaku, Kaizen’den daha
büyük değişimler gerektirdiğinden “başlangıç maliyeti” içerse de uzun vadede
yatırımı kat be kat geri öder.”
Kakushin terimi ilk kez
Toyota CEO’su Katsuaki Watanabe tarafından bir röportajda, “radikal inovasyon”
anlamında kullanılmıştır. Bazı durumlarda, devrimsel nitelikte yeni atılım
yapmak, yeni fikirleri, ürünleri ve servisleri yürürlüğe koymak gerekmektedir.
Böyle durumlarda düşünce tarzı yenilenmeli ve inovatif olunmalıdır. Bu
inovasyon ve yenilenmeye ise Kakushin deniliyor. Kakushin çok büyük zaman, para
ve sabır yatırımı gerektirir; ancak sektörde “öncü pozisyon” sağlar. Riski
diğerlerine göre daha yüksektir, çünkü tüm inovasyonların başarılı olacağı
kesin değildir.
Buradan, iş süreçlerinize
yönelik olarak, “bu metotların hangisini uygulamalıyız?” Dediğinizi duyar
gibiyim. Aslında sorunun cevabı çok net. Süreçlerinizi iyileştirmek ve
verimliliğinizi arttırmak istiyorsanız ihtiyacınız Kaizen.
Yok, yaptığımız önce-sonra
kaizenler hatta kobetsu (odaklanmış) kaizenler işimizi görmedi diyorsanız
ihtiyacınız kaikau çünkü artık iş yapış şeklinizi değiştirmeniz ve bunu yapmak
için de radikal kararlar almanız gerekir ve bu beraberinde pek çok insan,
makine ve teknoloji yatırımını da getirir.
Bütün bunları yaptık ama
sektörde ki rekabet gücümüzü daha da arttırmak istiyoruz dediğinizde işin rengi
değişir. Çünkü artık kakushin zamanıdır. Ama hiç de kolay değildir. Şiddetli
bir biçimde inovatif olmayı gerektirir. Yeni fikirler, yeni ürünler ve
tasarımlar içerir.
Ama nihayetinde hepsi aynı
yalın üretimin kendisi gibi birer araçlardır. Çok sevdiğim ve sıkça kullandığım
Bruce Hamilton’a ait bir sözle yazımı müsaadenizle bitirmek istiyorum.
“Yalın %90 çaba, %10
tekniklerdir”
Bir sonra ki yazımda
görüşmek üzere hoşça kalın.
Yorumlar
Yorum Gönder