Merhaba sevgili arkadaşlarım ve çok değerli HakkıŞenkeser “Benim DikeyDünyam” başlıklı blog takipçilerim. Yalın Üretime dair yazılarımıza devam ediyoruz.
Artık hepimizin de çok iyi bildiği üzere bilgiye çok
kolay ulaşılabilmekte. Kaliteli üretim yapabilmek için hem iş gücü hem bilgi
hem de teknolojik makine yatırımlarına ulaşabilmek eskisi kadar güç değil.
Dolayısıyla kalite, hızlı servis, müşteri memnuniyeti gibi sizi bundan daha
birkaç yıl önce sizi tercih sebebi yapan pek çok kriter artık sıradan ve olmaz
ise olmaz müşteri beklentisi kriterleri haline geldi.
Kalite standartları yükseldi, servis süreleri kısaldı. Zaten bu kriterleri firmalar karşılayamıyorsa yaşama şansları yok denecek kadar az.
O zaman firmalar tarafında geriye tek bir seçenek
kalıyor.
Maliyetleri Kontrol Altına Alabilmek.
Peki, bu nasıl olacak?
Tabiki Yalın Üretim ile.
Nasıl yapılacak?
Yalın Üretim modelinin kurucularından ve Toyota otomobil
fabrikası mühendislerinden Taiichi Ohno’nun söylediği gibi;
“Bizim tek
yaptığımız müşterinin bize sipariş verdiği andan parayı aldığımız ana kadar
geçen zamana bakmaktır. Bu zamanı değer katmayan işleri azaltarak kısaltırız.”
Peki, Yalın Üretim İlkeleri Nasıl Oluşturuldu?
İşte bizim bugün bizim yalın üretim diye adlandırdığımız
üretim ve yönetim sisteminin temel ilkeleri, ilk kez 1950’ler de Toyoda
ailesinin bireylerinden mühendis Eiji Toyoda ve beraber çalıştığı deha,
mühendis Taiichi Ohno’nun öncülüğünde, Japon Toyota firmasında atılmıştır.
Bu ikili, Eiji Toyoda’nın 1950’de Ford firmasını
incelemek üzere Amerika’ya yaptığı gezisinde edindiği bilgilerin de ışığında
Ford’un yüzyılın başlarından itibaren öncülük ettiği kitle üretim sisteminin
Japonya için hiç de uygun olmadığının kararını verirler. Bu karar yepyeni bir
üretim ve yönetim anlayışının ilk adımlarının atılmasına yol açar.
İkilinin saptamaları özetle şöyledir.
Kitle üretiminde, her üretim faktörü ya da unsuru olabildiğince çok sayıda kullanılıp, üretim pek çok gereksizlik ya da israf içermektedir. ,
Konu hakkında daha detaylı bilgiye ulaşabilmek amacıyla YalınÜretimin Tarihçesi başlıklı yazımı linke tıklayarak okuyabilirsiniz.
Tüm bu deneyimlerin ışığında ortaya çıkan Beş yalın
üretim ilkesi Toyota’nın başarısının temelidir ve işletmelerin müşterilerin
istediklerine odaklanmış ürünler oluşturmalarına yardımcı olabilir.
Hadi şimdi sırayla Yalın Üretimin beş temel ilkesine
birlikte bakalım.
Yalın Üretimin Beş Temel İlkesi
Değer
Değer Akışı
Sürekli Akış
Çekme
Mükemmellik
1. Değer
Altını çizerek gidelim. Yalın düşüncenin başlangıç
noktası “değer”dir. Değeri üretici yaratır ama değer ancak nihai müşteri
tarafından tanımlanabilir.
Değer müşteri perspektifinden bakarak yeniden
düşünmektir. Değer tanımının anlamlı olabilmesi için müşterinin parasını
ödemeye hazır olduğu ve ihtiyaçlarını, belli bir zamanda ve belli bir fiyattan
karşılayan belli bir ürün ya da hizmet cinsinden ifade edilmesi gerekir.
Yalın Düşüncenin temelinde müşterinin isteklerini
karşılamayan her ürün veya hizmet bir israf (Muda) olarak tanımlanır. Fabrika
veya organizasyonu bir sistem olarak tanımlarsak, sistemdeki tüm israflardan
arınmayı hedef alan Yalın Düşünce için “Değer” sadece müşteri nezdinde
belirlenir.
Yanlış ürün ya da hizmetin doğru üretilmesi de sadece
israftır.
2. Değer Akışı
Yalın Düşüncenin ikinci adımı değer akışının
tanımlanmasıdır. Değer akışı ham maddenin nihai ürüne dönüşme sürecindeki bir
üreticiden diğer üreticiye ve son kullanıcıya kadar olan tüm aşamaları içerir
ve inanılmaz boyutlarda israf barındırır.
Yalın Düşünce, bir kavramın somut ürün tasarımına, uzak
bir yerlerde üretilen ham maddenin kullanıcının elindeki ürüne dönüşümünün
gerçekleştiği ürün yaratma sürecindeki faaliyetlerin bütününe bakabilmeyi
gerektirir. Bu bakış aynı zamanda faaliyet zincirindeki işletmelerin
kazan-kazan tarzı bir ilişkiyi kurabilmesinin de yoludur.
Üretimde üç tip aktivite vardır:
1- Müşterinin
istediği yönde dönüşümü sağlayan “değer yaratan” aktiviteler (boyama, montaj, dokuma gibi),
2- Müşteri açısından anlamı olmayan ancak işin yapılabilmesi için gerekli olan “değer yaratmayan fakat zorunlu” işler (kalıp bağlama, ayar, nakliye gibi),
3- Bekleme,
sayma, sıralama, hata, tamir gibi “değer yaratmayan ve kaçınılabilir” işler
Değer akışları incelendiğinde değer yaratmayan aktivitelerin yani israfın, zamanın ve kaynakların çoğunu tükettiği görülür.
Bu
israfların yok edilmesi zaman ve maliyet boyutunda radikal iyileşmeleri
getirecektir. Değer tanımlanıp değer akışındaki israflar ayıklandıktan sonra
geride kalan değer yaratan aşamaların arka arkaya sürekli akış halinde
gerçekleştirilmesini sağlamak yalın düşüncenin bir diğer ilkesi ve önemli
boyutta tasarruf potansiyeli taşıyan aşamasıdır.
3. Sürekli Akış
Akış ilkesinin potansiyelini ilk algılayanlar Henry Ford
ve ortakları olmuştur. 1913 yılında T model arabanın üretimi için gerekli çaba,
son montaj hattında sürekli akış uygulanarak %90 oranında azaltılmıştır. Ancak
bu yaklaşım özel koşullarla sınırlı kalmıştır. Çünkü on dokuz yıl boyunca hep
aynı modelden çok yüksek miktarlarda üretim yapmak ancak o günün pazar
koşullarında mümkün olmuştur.
Günümüzde ise bir üründen milyonlarca yerine sadece
onlarca veya yüzlerce talep edilen ufak parti üretim ortamında, tüm ürün
çeşitleri için sürekli akışı gerçekleştirmek ve bunu müşteri talebindeki
dalgalanmalara uydurmak gerekmektedir. Bunu başaran işletmelerde üretkenlik ve
kalite düzeyinde ciddi sıçramalar sağlanabilmiştir.
Ancak akışın sağlanması yeterli değildir. İstenmeyen
ürünleri hızla akıtmak sonuçta sadece israf olacaktır. Müşteriye istemediği
ürünlerin itilmesi yerine müşteri istediğinde ürünü çekmesini sağlamak pek çok
israf kaynağını ortadan kaldıracaktır. Sürekli akış uygulandığında ürün
geliştirme, sipariş alma, fiziksel üretim işleri çok kısa sürede tamamlanabilir
hale gelecektir. Bu müşterinin gerçekten istediği şeyleri, tam istediği zamanda
tasarlayabilme, planlayabilme ve üretebilme imkanını verdiğinden satış tahmini
yapmak, karmaşık planlama yazılımları kullanmak, stokta kalan ürünleri itmek
için kampanyalar düzenlemek zorunluluklarını ortadan kaldırarak sadece istenen
şeylerin daha iyi üretilmesine odaklanabilmeyi de sağlayacaktır.
4. Çekme
Yalın Düşüncenin çekme ilkesi değerin müşteri tarafından
kaynağından çekilmesini öngörür. Çekme, sonraki aşamalarda yer alan müşteri
istemeden önceki aşamalarda hiçbir şekilde ürün ya da hizmet üretilmemesi
anlamına gelir. Çekme ilkesi, nihai müşterinin belli bir ürün için yaptığı
taleple başlar, ürün müşteriye ulaşana kadar geçen tüm aşamaları geriye doğru
izleyip her aşamanın bir öncekinden talep etmesiyle üretimi başlatmak şeklinde
uygulanır.
Çekme uygulandığında stoklara gerek kalmaz, istenmeyen
üretimin yol açtığı hurda ve fireler engellenir, her tezgah için çizelgeleme
yapmak gerekmez, prosesin baş tarafına doğru talep dalgalanmaları oluşumu
engellenir, tüm ürünlerin her türlü kombinasyonda üretilmesi mümkün olur ve
talepteki değişimlere anında uyum sağlanır. Müşteriler beklentilerinin
zamanında karşılanacağından emin oldukları ve stokta kalmış ürünleri elden
çıkarmak için kampanyalar gerekmediği için talep de istikrar kazanır. Çekme
sisteminin önemi firmalar arası değer akışına uygulandığında daha da artar.
5. Mükemmellik
Yalın yaklaşım uygulandığında işgücü verimliliği, işin
tamamlanma zamanı, stoklar, müşteriye ulaşan hatalı ürünler ile hurda oranları,
ürünü pazara sunma süresi gibi parametrelerin hepsinde birden radikal
iyileşmeler görülecek, çok küçük ilave maliyetlerle ürün çeşitliliği
arttırılabilecek ve bunlar yeni teknoloji yatırımlarına gerek kalmadan, hatta
mevcut bazı ekipmanlar satılarak negatif sermaye yatırımı ile ve birkaç yıllık
bir süre içinde başarılabilecektir.
Yalın Üretimi uygulayan şirketlerin deneyimi üretim akış
süresinde %90 azalma, hatalı ürün ve hurdalarda %50 düşüş, üretkenlikte %100
artış, stoklarda %80 azalma, ürün geliştirme süresinde %100 hızlanma
sağlanabildiğini göstermektedir.
Mükemmelliğin en önemli hızlandırıcısı şeffaflıktır.
Yalın bir sistemde herkes (fason imalatçılar, ilk basamak tedarikçiler,
bayiler, müşteriler, çalışanlar) sistemin bütününü görebildiklerinden ve anında
geri bildirim imkanı nedeniyle değer yaratmanın daha iyi yolları kolaylıkla
bulunabilir.
Yalın Üretim de üründe ki hatalar, teçhizat arızaları, beklemeler olağan karşılanmaz ve sürekli olarak temel nedeni araştırılarak çözümlenir.
Mükemmelliğe giden yolda PUKÖ (Planla-Uygula-Kontrol et-Önlem al)
çevrimi etkin olarak kullanılmaktadır. Bu yaklaşım toplam kalite sistemlerinde
de mevcuttur. Ancak yalın üretimin farkı problemin tekrarını önlemeyi hızla
mümkün kılmasıdır. Çünkü sistem sürekli akış halindedir, hatalı parça stokları
yığılmadan problem oluştuğu anda fark edilebilir, nedenleri kolaylıkla
izlenebilir ve en önemlisi stok seviyesi azaltıldığından problem kısa sürede
giderilemezse tüm sistem duracağı için organizasyonun bütün birimlerinde acil
müdahale sorumluluğunu zorunlu kılar.
Evet arkadaşlar Yalın Üretim ve Yalın Üretim Araçlarına yönelik yazılarımıza devam edeceğiz. Takibe devam. Konu hakkında ki görüş ve önerileriniz de benim için çok önemli. İletişim bilgilerimden bana kolaylıkla ulaşabilirsiniz.
Bir sonra ki yazımızda görüşmek üzere hoşça kalın.
👍 👍 👍
YanıtlaSil